Adem Türkay


BU KADAR DA OLMAZ Kİ:


Her sabah her sabah zam haberleriyle uyanıyoruz. Ekmeğe zam, peynire zam, Pazar alış-verişlerine zam. Bir zam furyasıdır ki, almış başını gidiyor. Dur, durak yok, son bir ay içinde petrol fiyatlarına okkalı zam. Ne olacak bu işin sonu, bilen var mıdır, belli değil. 

Seçimler sonrası AKP vatandaşı anlaşılan zam ile uslandıracak. Oysaki yüzde elli üstünde oy aldı. Seçimlerin galibiyim diye övünüyor. Boş bir tıngırtıdır, gidiyor. Ne zorunuz var bu millet ile belli değil. Sözüm ona dünya devletler liginde başa güreşiyormuşuz. Kim inanır, kendi, söyler, kendi inanır misalinden kendin çal, kendin söyle.

Varsa yoksa iktidar, ne var iktidar olmada, milleti aç-sefil bırakmak icraatımıdır. Bilen söyledin de biz de bilelim. Bu denli hayat pahalılığında dini, milli, ahlaki, sosyal etik kuralları geçerli olabilir mi! Eğer ki bir memlekette, hayat pahalılığı almış başını gidiyorsa! Eğer ki bir memlekette, mafya hesaplaşmaları şehirlerin merkezine kaymışsa! Eğer ki, bir memlekette, her gün bir kadın erkekleri tarafından vahşice öldürülüyorsa! Eğer ki, bir memlekete, Market, manav, petrol ofislerinde fiyatlar tavan yapmışsa! Eğer ki, bir memlekette yolsuzluk, rüşvet, haksızlık, hukuksuzluk söylentileri başını almış yürümüşse o memlekette kıyameti beklemeye gerek yoktur.

Ekonomi, ciddi manada sos veriyor, sözüm ona M. Şimşek ve ekibi ekonominin başına getirilirdi. Neymiş efendim, bozulan dengeler yeniden kurulacak, uluslar arası ilişkilerde kaybedilen güven yeniden tesis edilecekmiş!  Sanki Zat-ı Muhteremin elinde sihirli değnek var, açıl susam açıl diyince bütün engeller, bütün perdelenmeler kendiliğinde açılacak ve “ Türkiye Yüzyılı Rüyası” gerçekleşecek. Böyle bir dünya var mı? Bilemiyorum. Devletlerarası ilişkiler boş blöflerle yürümüyor. Hiç kimse bir başkasına haybeden i mükâfat hediye etmiyor. Kim dedi sizlere her devlet ile dans edin diye, kim öğüt verdi size ki yalan ile siyaset yapın! Kim dedi ki size, devleti ele geçirin sonrası Allah kerim gelir arkası nasıl olsa. Gelmiyor işte arkası, millet itimat etmiyor. Gizli siyasi ajandalarla tabanda ayrı, tavanda ayrı söylemleri yemiyor vatandaş.

Sözün özü iktidar olan sizsiniz, sorunların çözümlerini sizden talep etmek, sizlere sitem etmek her ferdin anayasal hakkıdır. Lamı cimi yok, dengeleri bozan siz, sizin iktidarınız oldu, biz çözeriz dediniz iktidar oldunuz. Bir adım ileri iki adım geri gitmeye ne hacet, yönetmeyi becermiyorsanız, sorunu çözmek çok kolay, elimize, gözümüze bulaştırdık, biz bu işin üstesinden gelemiyoruz, diyerekten başkalarına kapı aralarsınız. Başkaları gelir denerler, onlarda kof çıkarsa, bir başkası gelir. İlla ki birileri toplumsal sorunlara çözüm bulurlar, merak etmeyin, hiçbir kimse bu toplumda Hint kumaşı değil. Yeter ki kumaş yerli olsun!  Yeter ki kumaş, ne Bağdat, Riyad, Abu Dabi ne de Daho kumaşı olmasın. Türk kumaşı bize yeter.

Yeter ki toplum vicdanında adalet terazisi şaşmasın! Yeter ki, din ve milliyet gibi kutsal değerleri acımasız politikanın çıkar aracı olarak kullanılmasın. Yeter ki, devlet gücüyle din yayıcısı rolüne soyunulmasın. Yeter ki milletin kaynakları, har vurup, harman savrulmasın, savurganlık kültürü devlet eliyle geliştirilmesin. Yeter ki,siyaset yapanların, özü sözü bir olsun.. 

Yeter ki ülkesine hizmette samimi olunsun. Yeter ki,  yağmurlu havada güneşe bak güneşe diye koca bir yalan dünyanın ortasında kalınmasın. Yeter ki sahte kahramanlıklara pirim verilmesin. Yeter ki, bu kadar da olmaz dedirmeyin! Çok daha fazla sitem dolu satırlarla sayfayı doldurmak mümkündür.  Son söz, yormayın halkı, bıktırmayın milleti, yüze getirmeyin vatandaşı. Politik aracınızın lastikleri patlamış vaziyette yol alıyorsunuz. Usta kaptanınız, yılların yorgunluğuna yenik düşmek üzere, Türkiye’nin huzur, refah yolu uzun gözüküyor. İki yorgun kaptan ile bu yolculuk zor biteceğe benziyor. 

Kalın Sağlıcakla.

YAZARLAR