Şentürk İyidoğan


BİZ HEP AMELEYİZ


İnsan ile hayvanın saldırganlık farkı; hayvanı daraltmadığın sürece saldırmaz, kendi yoluna gider ve 
doğa ile baş başa kendi hayatına devam eder. Hayvan aç kaldığı zaman saldırganlaşır ve gücü yettiği 
canlıyı parçalamaya çalışır.
Ya, insan öylemi? Hayır.
İnsanın karnı doyduğunda kendini güçlü hisseder.
İnsan, aç olan insanı kendine köle gibi kullanır, sen onu sıkıştırmasan bile ondan uzak olsan da 
paylaşımcı olması gereken insan, tam tersi insanı ezmeye, elindeki lokmayı alıp onu aç bırakıp kendine 
köle etmeye çalışır ve hükmetmek için daha da zalimkâr olur.
Bugünkü yaşadığımız süreç bunun güzel bir örneğidir.
Bir insan bir evi yönetemezken koca ülkeyi bir adamın iradesine bırakır. Kimi buna karşı çıksa da kimi
de yalakalık yaparak alkışlarlar.
Padişahım çok yaşa….
Kral çıplak diyenler de mapusta…
Özeleştiri yaparsak, aslında uzun zamandır iktidarın adaletsizliğini başıboşluğunu, hırsızlığını, 
arsızlığını, ülkeyi yok etmeye çalışanların hatalarından yüzde birini yazmaya çalışırken, muhalefet de
sanki her şeyi güllük gülistanlık, her şeyi doğru yaptığını dolaylı olarak masum bir şekilde bize 
aktarmasını ayrı bir akılsızlık olduğunu düşünürüm.
Ülkemiz bir şirkete dönüştürülmüştür. Şirketin gelir giderinden sınırsız faydalanan patron, onun 
çocukları genel müdürleri, birim müdürleri ve çocukları, muhalif görünümlü olsalar da şefleri ve 
çocukları, yani yedi sülalesi nemalanır. Şirket yöneticilerini oralarda daha rahat etsinler diye biz 
ameleler de birbirimizle çatışır, bazen de dövüşürüz. 
Amelelere diyorum ki, kim gelirse gelsin biz hep ameleyiz. İktidar da, muhalefet de, koltuğunu şirkete 
atan da sırtımıza biner. Ama kime diyorsun ki?
Kapı kapı dilenen kişiler, gelip bana 20 yıldan fazladır insanları dilendiren bir yönetimi savunuyor. Bir 
muhalefetin milletvekillerine oy verenler iş bulamaz, ama muhalefetin milletvekilleri, eşleri, yakınları 
istediğinde iş bulabiliyor. Bu da ne anlama geliyor? İkisi de birbiriyle ortak çalışıyor bizim gibi ekmeğe 
muhtaç amelelerde onların rahat etmesi için birbirimizle dövüşüyoruz, neredeyse ölüyoruz.
Aslında muhalefet iktidar olamıyorsa bunun sorgulaması gerekmiyor mu? Nerede yanlış yapıyoruz 
demeleri gerekmiyor mu?
Bir ilde milletvekili seçilecekse halka sorulmalı. Çünkü o milletvekili o ildeki halkın vekili 
olacaktır. Bir davanız olduğu zaman en iyi avukatı tutmak istemez misiniz? Yıllardır yenilen muhalefet 
zaten iktidar olmaz. O sorumluluk almak istemez. Çünkü bütün istekleri sağlanıyor. Farkındaysanız 
çoğunlukla dalaveresiz dümensiz vekil olamıyorsunuz. Vekil olabilmenin şartları müteahhit olup parayı 
tepeye aktarmak ya da işbirliği yapmak. Avukat olmanız yetmiyor, paranız olacak, hastaneleriniz 
olacak, mafya olacaksınız, özel okullarınız olacak. Son seçimlerde de gördük ki aslında başka yolları da 
varmış. Mesela bir vekil sekreteri olursanız da o vekil sizi de vekil yapabiliyor, tabii bunlar için bazı 
tavizler de gerekiyor. Daha neler duyduk. Kimi dostlarını vekil yaptı kimi dostunun eşini yakınını vekil 
yaptı. Kimseye danışılmadı. Şimdi de belediyelerde aynı şeyler dönüyor. Yöre vekiline ne kadar ücret 
ödersen belediye başkan adayı olabiliyorsun? Üç üniversite bitiren bir fakir çocuğunun vekil ya da 
belediye başkan adayı olduğunu duydunuz mu? Ben görmedim duymadım. Bırakın belediye başkan 
adayı resmi kurumda torpilsiz çaycı bile olamıyor. Kendi düzenleri bozulmasın diye ancak bizim gibi 
amelelerin sırtını sıvazlarlar ve ne yazık ki bu sıvazlamanın ne anlama geldiğini hiç anlamayacağız.
Ne diyelim…

YAZARLAR