ZAFER!

ZAFER!

ZAFER!

"Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır

Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır" (S.Karakoç)

Bu hafta selamımızı, Sezai Karakoç üstada ait (bence Mona Roza`nın bile önünde olan) ki, En Sevgili`ye yazmış olduğu Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine isimli şiirinde çok sevdiğim bir kaç mısrası ile merhaba diyelim... Belki bu gün yenildim, tadını çıkart zaferinin, ellerini ovuşturup kapında kuyruk sallayan zağarlara, bir iki kemik atabilirsin, yaz deftere, yazdım... Sen şimdi zaferini kutla yukarıdan, tepeden, tepemizden, tokuştur kadehleri, zil zurna? Tarihin seyir defterine bir not daha düştük, büyük birlik zaferi. ?Dört yanım puşt zulası, / Dost yüzlü, / Dost gülücüklü?? (Ahmed Arif)? Layık olduğumuz şekilde yönetiliyoruz, yönetileceğiz. Sonuna kadar hak ediyoruz; ?Davranışları sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer kısmına yönetici yaparız.? (En?am, 6/129) Hüküm baştan belli ama karınca misali safımızda belli, İbrahim`in yandığı ateşi belki söndüremedik ancak ateşe sönsün diye bir kova su atmadık mı? "Şahit ol ya Rab!"... Hadisi Şerif`te buyrulduğu üzere; "Kişi sevdiği ile beraberdir", biz sevdiklerimizle beraberiz, ya sen? Elle düzeltilmiyorsa, dille (sözle) düzeltilmiyorsa, bu saatten sonra payımıza "buğz etmek"ten gayri bir şey düşmez. Çok bildiğini sanan çok yanılır, çok yanıldım mı, çok yanıldın mı? Zaman gösterecek, hani o her şeyin ilacı olan zaman... Gitmek, terk etmek ateşi sarmaya başladı artık, kaçan kurtulur hesabı, nereye kaçabileceksek. Hem nereye gidersek gidelim, kalbimiz burada olmayacak mı? E o zaman? Günü gelince, sokaklara inen yağmur misali süpürüp götüreceğiz, hırsızlığı, rüşveti, talanı, adam kayırmayı, dalkavukluğu... Asıl savaş şimdi başladı, hazırım tüm azalarımla, etimle, kemiğimle...

Anahtar Kelimeler: 0