YİNE SİVAS TERS KÖŞE

YİNE SİVAS TERS KÖŞE

YİNE SİVAS TERS KÖŞE

Aslında eleştiri kişisel bir hak değil toplumsal bir görevdir. Hele yaşadığımız yeri ve insanları derinden etkileyecek bir sonuç doğuracaksa; kaleminizi kılıç gibi kullanmayı da bilmek gerekir. Kaldı ki önümüzde birde Belediye seçimleri var. Bizim bir türlü düzeltemediğimiz kalıtsal hatalarımız var. duygu seli gibi, dedikodu gibi. Artık kendi yanlışlarımızla yüzleşme yürekliliğini gösterme vakti geldi. Geçiyor bile. İlimizde geçen Pazar ve pazartesi günü TSO seçimi yapıldı. Ne seçimdi ama. Sonucundan çok seçim öncesi kulisler ve olanlar benim daha çok dikkatimi çekti. İsterseniz seçim öncesi seçilen Yıldırım için; onu seçen sanayi grubu ve muhalifler neler demişti. Kulağıma gelenlerden bazılarını paylaşayım. Bay % 10 komünist CHP li, dışarıda sanayi denilince sadece o akla geliyor vs. Bu söylemlerle baktığınızda yapılacak seçim sonucunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Hele birde Sivas gibi muhafazakar ve dindar geçinen bir ilde. Evet aklınızca tahmin ettiniz. Ancak benim gibi sizde kazanamaz dediniz ve yanıldınız. Pekala, bal gibi de kazandı HEPİMİZİ YANILTTI. Peki de bunun sırrı ne idi? Emmi emmi duy sesimi Al şapkayı ver fesimi     kuralı mı geçerli oldu? Yoksa Akıl tutulması veya akıl kıtlığı mı oldu?  Dahası saray entrikalarımı yaşandı? Şimdi biraz irdeleyelim. Bakalım karşımıza ne çıkacak. Şimdilik delege seçimi öncesinde ki grup oluşumunu bir tarafa bırakalım 59 kişinin seçilmesi ile başlayan süreci bir değerlendirelim. Resme baktığımızda seçilenlerin büyük çoğunluğu muhafazakârlar, dindarlar, milliyetciler, particiler ve çok azda Yıldırımın dünya görüşüne sahip insanlardan oluşuyor. Bu şartlarda Osman Yıldırımın bu seçimi kazanma şansı yok gibiydi. Ancak biz Müslümanlar bilmeyiz de;  her defasında alkol aldığını çekinmeden söyleyen Yıldırım ?bardakta duranın bardakta göründüğü gibi olmadığını? Ticaret odasının teras katında Tüdemsaşı keyifle seyrederken defalarca tecrübe ettiğinden biliyordu. Gerçekte muhafazakar gibi gözükenlerin; bir toplumun geçmişten sahip olduğu aile, gelenek-görenek ve din gibi değer ve kurumlarını temel alan, radikal değişimlere, aşırı sağ ve sol akımları reddederek ılımlı bir siyaseti, bu değer ve kurumları sarsmayacak bir çerçeve içinde gören; bir fikir ve siyasi ideoloji anlamına geldiğini bilmeyen sahte muhafazakarlarla dolu olduğunu; Gerçekte dindar gözükenlerin; müslümanım diyorsunuz öyleyse ?elif gibi dimdik olun vav gibi eğilmeyin? prensibinden uzak; Allah?la savaşırcasına men ettiği büyük günahları işlediğini açıkça söylemesine rağmen bu Müslümanların tepki göstereceklerine haşa Allah tan daha töleranslı olduğunu; Gerçekte milliyetci gözükenlerin; geçmişte sayısızca karşılıklı kan döktükleri solculuk ve komünizm ideolojisinin karşıtı olduğunu savunan ; bugün onlarla aynı çuvala girmekten çekinmeyen sahte ülkücüler olduğunu; Gerçekte partili gibi gözükenlerin; particilikten ve parti disiplininden uzak, parti Genel Başkanının söylemlerini hiçe sayan,  bu başkan size yakışmıyor dediklerine oy vererek katkı sunan, buna sessiz kalan ve hatta bazı rivayetlere göre gizlice Yıldırımla uzlaşan; dışarıda da karşıymış gibi gözüken il yöneticilerinin; Dostlar bizi pazarda görsün anlamında son gün ?ay bacayı savuştuktan? sonra çalışıyormuş gibi gözüken vekilin (kaza ile kazanılsa hemen sahiplenecekti, rektörlük seçiminde olduğu gibi) Diğer taraftan belki de uğruna canını verdiği ideallerinin karşısında yer alan zihniyette ki birine sırf destek olsun diye Ankaralardan buralara kadar destek vermeye gelenlerin; su destisiniz su yolunda kırılacağını bilmiyorlar mı? Toparlarsak seçilen o 59 delegenin içerisinde ki 34 kişinin muhafazakârların, dindarların, milliyetçilerin ve particilerin o alışılmış ölçülerde ki gibi olmadığını keşfeden Yıldırım; kazanmayı bildi. Marifet burada. (Not: gerçek Müslümanları, muhafazakarları, milliyetci ülkücüleri ve gerçek partilileri; daha doğrusu inandığı  gibi yaşayanları ve 25  yiğidi tenzih ediyor saygı duyuyorum.) Bir de şunu söylemeden geçemeyeceğim. Osman Yıldırım la ilgili yukarıda söylediğiniz o sözlerinizden sonra size düşen (34 kişiye) en kısa zaman da gidip özür dilemenizdir. Çünkü iftira ediyorsunuz adama. Yok iftira etmedim diyorsanız neden oy verdiniz diye sorarlar. Hadi tıpış tıpış gidip Yıldırım dan özür dileyin. Şimdi neresinden bakarsanız pes yani. Kimin eli kimin cebine girmiş. Bu yaşananları gördükten sonra görmediklerimize inanmaya mecbur kalıyoruz. Ya adınızı değiştirin ya ahlakınızı, ya olduğunuz gibi görünün ya göründüğünüz gibi olun. ?Kötü bir işin en gizli şahidi vicdanınızdır?.  der Hz Ömer. Şimdi vicdanınıza söz geçirebiliyor musunuz? Unutmayın ki; Ateşe sırt çevirmeyi tercih edip popolarını yakanlar, oturdukları  zaman acısına da tahammül etmelidirler. Son bir diyeceğim de bugüne kadar TSO seçimlerinde hep tek liste ile seçime girmiş dolayısıyla bir seçim çalışmasında bulunmamış birinin komutan edasıyla dümenin başına geçerek. Ola ki kazanılırsa buradan büyük payı alırım diyen büyüğümüz; seçimi Yıldırıma kaptırıp hediye etmiştir. Az olsun benim olsun benim adım ve şanım olsun anlayışının cezasını bu il çekmeye devam mı edecek? Birilerinin gözünde büyüttüğü yada büyük gösterildiği insanların gerçekte ki ölçülerini de böylelikle kamuoyunda gözükmüş oldu. Kalın sağlıcakla...

Anahtar Kelimeler: 0