Yaraları Sarma Vakti...

Yaraları Sarma Vakti...

“Ey Oğul!
Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana...
Güceniklik bize; gönül almak sana…
Suçlamak bize; katlanmak sana…
Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana…
Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana…
Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana...
Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana…
Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana…” (Şeyh Edebali)


Geçtiğimiz hafta dünyada bir başka örneği olmayan, 10 şehrimizde 13 milyondan fazla insanımızı etkileyen büyük bir deprem yaşadık. Gerek alan olarak gerek nüfus olarak Avrupa’da ki birçok ülkeden daha büyük bir bölge. Bu anlamda aynı anda her yere tek elden yetişmeye çalışmanın ne kadar zor olduğunu gördük. Demek ki bu yönde bir senaryo çalışması yapılmamış, bir şeyler eksik kalmış.


Depremin hemen sonrası gördünüz mü gençleri, yarına dair umutlarımızı yeniden yeşerten gençleri… Yeter artık, sen ben diye, o bu diye, şucu bucu diye insanları ayrıştırmayın artık, kim kimi sever, kim kime rey verir önemli mi şu saatte. Sosyal medya denen çöplükte eşinen, her konuda uzman sosyal medya ahmakları, yardım çağrısına koşturan gençlerden utanın
biraz, varsa ar damarınız çat diye çatlasın ulan! Biz büyük bir milletiz, biz birlikte Türkiye’yiz, gördük bir kez daha, o z kuşağı vs. diye ayrıştırdığınız gençler, ne büyük bir ders verdi, hiçbir yaraya merhem olmayı becermeyen ama her hıyara tuz olan, ekran başında oturup, bir film gibi yaşananları izleyenlere...


Yaralarımızı birbirimize destek olarak saracağız, sarmak zorundayız, var mı ötesi. Ayrılmaktan ayrıştırılmaktan yeterince ders almadık mı… Yeter artık AFAD’da bizim, AHBAP’ta bizim, Hatay’da bizim, Adıyaman’da… Kahramanmaraş’ta bizim, Malatya’da… Osmaniye’de bizim, Kilis’te… Şanlıurfa’da bizim, Diyarbakır’da... Adana’da bizim, Gaziantep’te… Bir tek canın kurtarılmasında, bir tek yaraya merhem olunmasında kim varsa, sahada olanından, geride su dağıtanına, koli bantlayıp, sırtındaki hırkasını çıkarıp verene, İstanbul’dan Ankara’ya, Sivas’tan İzmir’e, Kıbrıs’tan Balkanlara, Atayurt’tan Anayurda, dünde bizim yarında bizim…


Kime nasıl yardım yaptınız bilmem ama kurum ve kuruluşlar eli ile toplanan yardımların, doğru olarak dağıtılması bundan sonra Devletimizin sorumluluğunda. İlgili kurumların  güvenilirliğini toplum içerisinde yeniden tesis etmek için yapılan her harcamanın her dağıtımın şeffaf olarak ilan edilmesi ve yönetimlerinin işin uzmanı, liyakat sahibi yöneticilere teslim edilmesi gerek diye düşünüyorum.


Bir kez daha sesleniyorum, yüreğimiz soğumayacak belki ama binaların bu hale gelmesinde sorumluluğu olan kim varsa, müteahhidinden, mühendisine, içsisinden, memuruna, malzeme çalanlara, kolon kesenlere verilecek ceza, ölen her bir şahıs adına ayrı ayrı uygulansın. Cinayetle yargılansınlar ki bundan sonra bu işlere cesaret edeceklere ibret olsun…
Ve artık kaderciliği bir yere bırakıp, bilim adamlarının uyarısını ciddiye alıp, gelecek büyük İstanbul depremine karşı, o bölgeyi bir an önce elden geçirmek lazım. Bugün yıkıldık, ayağa da kalkarız, ama hazırlıksız yakalanılacak bu şiddetteki olası bir İstanbul depreminin sonunu bile düşünemiyorum.


Bundan sonra bize düşen konunun uzmanları tarafından yapılacak değerlendirmeler sonrasında, yıkılan şehirlerimizin yeninden imar edilmesi yönünde daha titiz bir çalışma uygulanması. Ayrıca sadece İstanbul değil tüm Türkiye’de seferberlik başlatılmalı bir an önce tüm şehirlerimizde ki binalar elden geçirilerek, şehirlerimizi yaşanılacak şehirlere dönüştürmeliyiz…


Ya Sivas? Olası bir depreme karşı ne durumda, bir acil eylem planı var mı? Binalarımız ne kadar güvenli? Her ne kadar dillendirilmese de merkezde birkaç binada oluşan hasarları Sivas’ta tüm kamuoyu biliyor. Deprem bir on, onbeş saniye daha uzasa idi ne sonu ne olurdu Allah bilir. Mevcut yapı ve konutların kaçı depreme dayanıklı, bunun bir araştırması yapılacak mı? Bir önlem alınacak mı?


Not: Vergiden düşülen yardım, ne kadar yardımdır?


o_karahan@hotmail.com



Anahtar Kelimeler: Yaraları Sarma Vakti...