Yağmur Yağar Akasyalar Islanır

Yağmur Yağar Akasyalar Islanır

Yağmur yağıyor… İstiridye içinde saklı kalan bir sır gibi, nazlı nazlı salınıyor âlemin kalbine doğru. Yağmur yağıyor ve damlaların o enfes raksı, akasyaların suya hasret yaprakları ile söyleşiyor apansız. Yağmur yağıyor ve zarafetin esrik hali, yüreğinde

 

Yağmur yağar akasyalar ıslanır

Bulutlar uçuşur geceleyin

Ben yağmura deli buluta deli

Bir büyük oyun yaşamak dediğin

Beni ya sevmeli ya öldürmeli…”

                           Gülten AKIN

 

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır…

Tılsımlı bir yağmur, ebruli şiirleri abideleştirircesine usul usul yağıyor. Rengin en rengine adanmış bulutlar, toprakla söyleşmeye asırlardır hasretmiş gibi, bedenlerindeki bütün damlaları bırakıyorlar yeryüzüne…

 

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır…

Bahar geldi… Ağaçların patlamaya hazır tomurcukları, bir birleriyle yarışırcasına baharı selamlıyorlar yeniden... Sıra selviler, çapraşık söğütler, kokusunu arayan iğdeler, yeni bir dirilişle merhaba diyorlar hayata…

 

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır…

İlkbaharın yemyeşil gizemini, mini mini gagalarıyla asuleştiren serçeler, yağmur şiiri ile kanatlarını çırpa çırpa baharı selamlıyorlar yeniden. Öte bir aşk ve hayale tutkun gönüller misali, uzanıyorlar zamanın kalbine doğru…

 

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır…

Dağların yanı başlarında, çağıl çağıl çağıldayan dereler, yüce bir aşkı okyanuslara taşırcasına mutlular adeta. Şişe içinde sahibini arayan bir şiir, kendi aşkının girdabıyla döne döne bir anı sonsuzla bütünlüyor birden bire...  Öte bir şair bir gül bırakıyor, güllerin en güzelinden. Öte bir bahar, sereserpe bir destanı salıyor yağmurun sırlarını berhava etmeden…

 

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır…

Yağmur sonu, rengârenk ahengi şiirleştiren eleğimsağma, sonsuz bir huzurun gök muştusunu dillendiriyor baharla birlikte… Gök aşka, aşk göğe haykırıyor yeni dirilişleri… Çisil çisil bir endam, yarı hayalleri rüya ile bütünleyerek uzanıyor zarafetin sökün etmez duygularına doğru…

 

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır…

Dağların tepelerin kenarcığına sığınmış ahlat ağaçları, sukut uykularını emanet ederek çayır kuşlarına, bahara uzatıveriyorlar gönüllerini… Yanları ve yörelerinin pare pare oluşlarına aldırmadan, mini mini çocukların avuçlarına olgunlaşmış armutları sunmanın hayali aşkı ile bahara açıyorlar asırlık bedenlerini…

 

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır…

Yağan yağmura, göğsünü açan akasyalar, bahara olan aşklarını dillendire dillendire damlaların o enfes raksında ıslanmaya devam ediyorlar. Yağmura meftun akasyalar, yağmurdan habersiz deli divana bir aşkla açıyorlar kollarını. İğri iğri yağan yağmurun, bu destandan haberinin olmamasına aldırmadan, sukut üzre bekliyorlar çınarlar gibi…

 

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır…

Deli rüzgârlar, keskin esişlerinin bağırlarında, diri bir şerbet taşırlarcasına bahara hazırlıyorlar âlemi. Ev ev, yürek yürek bahara hazırlanıyor her şey… Poyrazın ta içerisinin içerisinde saklı müşfik bir yer, gösterişsiz bir eda ile yalayarak dağları tepeleri, şaha kaldırıyor gönlün aman bilmez bulmacalarını…

 

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır…

Mısrasını yitirmiş şiirler, anlatılamayanlar içindeki anlatılamayanları, okyanus yüreklerin girdabına bıraka bıraka, seyri suluk ediyorlar yeniden. Gök gürlemesine inat, yeni bir heyecanın aziz manifestosunu, âlemi ervahtan alıp öteler ötesine iletiyor nedensiz ve niçinsiz…

 

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır…

Boz bulanık derelerin, allı pullu girizgâhlarını, Bahar Sultanının ayağına götüren yarım bir hikâye gibi bahar geldi. Toy kuşlarının adam akıllı adamlıklarından soyarak yılları, içsel dinginlikleri de berhava etmeden bahar geldi…

 

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır…

İğri iğri yağan yağmurlarla birlikte, bahar geldi. Bahar insanın içinde mi, yoksa dışında mı sorusuna cevap veremeyen bir zerafet ile bahar geldi. Yağmur yağınca akasyalar ıslanır mı düşüncesini, anlamın anlamını anlayamayan bir anlam ile bahar geldi.

Esrik bir eda ile, nazenin bir şiir gibi bahar geldi…

 

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır…

İsimsiz dağlara olan aşkını dillendiremeyen bir sukut ile bahar geldi. Sere serpe salınan mor menekşelerin, yüreği şaha kaldıran bakışları eşliğinde bahar geldi. Deli divana bir aşkın, dev bir yüreğe ilanıyla bahar geldi. Asırlara yayılan suskunluklara inat, dağların içindeki volkanlarla bahar geldi. Esrik bir gülüş, soy bir duruş, destanlar vari bir aşkı, dağın en yücesine doğru haykıran bir gizem ile bahar geldi…

                                                                                              OSMAN ÇELİK



NESRİN
22.03.2015 10:43:33
ARKADAŞIM GÜZEL YAZI.yağmur,akasya,zarafet.

Metin SÖNMEZ
22.03.2015 19:16:29
Osman abi güzel bir deneme kaleme almışsın.Yüreğine sağlık abim.BU denemelerini bir gün KİTAPLAŞtırmalısın abi bence. Sağlıcakla kal.

İLKİM
22.03.2015 19:31:09
BUNA BENZER YAZIN ÇOKCA.Bunlari kitap olarak görmek isteriz.Okdukca çok anlamlı cümleler.