ÜZERİMİZDEKİ VEBAL

ÜZERİMİZDEKİ VEBAL

ÜZERİMİZDEKİ VEBAL

Bir toplumu kalkındıran veya sıkıntılar içerisinde yaşamaya mahkûm edenler o toplumun idarecileridir. Bu idarecilerle yönetilmeyi hak görenlerde vebali üzerinde taşıyanlardır.

Şehrimiz tüm istatistikleri ile geriye doğru adım adım yol almakta. Gerçekler, rakamlarda tüm açıklığıyla gözlerimizin önünde. Yalan diyebilen, yanlış diyebilen tahmin ediyorum çıkmayacaktır. Tabi kendi çıkarlarını toplumun çıkarları ve menfaatleri üzerinde tutarak adeta şehri sömürge haline getiren kan emici bir kaç kişi dışında. Çünkü bu kan emici tayfası tüm sıfatlarını bu yolla elde etmekteler. Toplum küçülecek, içine kapanacak ki emellerine ulaşabilsinler. Yani atlarını istedikleri gibi oynatabilsinler. Zenginlikleri artsın, kapıkulları çoğalsın...

Ülkemiz şu anda ikiye ayrılmış durumda.

Ticaretin ve sermayenin tüm argümanlarını elinde bulunduran batı hattı.

Terör olaylarının yaşandığı ve şu an çözüm süreciyle yatırımların hem devlet tarafından yapıldığı, hem de bu bölgeyi hızlı bir şekilde kalkındırmak için özel sektöre cazip koşulların oluşturulmasıyla ülkenin doğu ve özellikle güneydoğu bölgesi.

Bu yapıyı inkâr etmek mümkün değil.

Bunun dışında kalan bölgeler ne durumda. Önemli olan ise buradaki ayrımı görebilmek. Çünkü şehrimizin kaybettiği asıl nokta bence burada.

Öncelikli olarak bu bölgeler dışında kalan ama kalkınmışlık olarak ön planda olan şehirlere şöyle bir bakmak gerekiyor. Buradan yola çıkınca sonunda öncelikli olarak yarıştığımız şimdilerde ise idare mekanizmamızın artık sadece örnek alabiliriz diyebildikleri Kayseri, Trabzon, Malatya, Erzurum gibi illere gidelim.

Büyük analizlere, büyük araştırmalara bence hiç gerek yok. Sebep de basit, sonuç zaten ortada. Yarış değil örnek alınabilir iller.

Bu iller başarılı ama bunun yanında en büyük etken barışık idarecilerle alt tabakanın, yani vatandaşın uyumu. Küçük dokunuşların, büyük icraatlara dönüştüğü, yatırımların nokta atışı olduğu, seçilmişlerin kişisel zenginliklerden çok şehre yatırımları vb......

Peki ya biz.

Konu geliyor ve gidiyor aynı noktada kilitleniyor. Çünkü sebep ilimiz kalkınmıyor, yürümüyor, kişiselleştirilmiş küçük beklentilerin gölgesinde yaşayan bir kümenin o küçücük ve sadece kendi beklentilerine çalışan küçücük beyinleri ile koca bir şehrin yönetilmesinden başka bir şey değil.

Küçük ama yalan dolanla dolu beyinler şehrimizde gerçekleri pembe bir tabloya dönüştürürken, çarkların çalışması için çaba gösterenleri ise sinkaf dolu o çirkin yüzleri ile sindirmeye çalışmaktan başka bir işe yaramayan birliktelikleri yıkmak mümkün.

İşte bu da yazının başlığı ile bu platform içerisinde kalan seçilmişlerle alakalı. Hem şehrin genel seçilmiş idarecileri, hem de belirli kitlelerin temsilcilerinin seçimlerinde şehrinin geleceğini düşünenler o vebal de kalmamak için başlarını ellerinin arasına alınıp düşünmesi ve bu yapının artık bozulması gerekiyor. O küçük beyinler artık bu koca şehirden sökülüp atılmalı. Artık sorumluluk kimsede değil bu şehrin gerçek sahibi olanlarda, yani bizlerde.

Elindekine sahip çıkmayanlar kaybetmeye mahkûmdur.



Anahtar Kelimeler: 0