ŞEHRİN RUHU

ŞEHRİN RUHU

Her şehrin bir ruhu vardır. Ruhsuz şehirler ayakta kalamaz.

Şehre ışık veren halka hakikati gösteren, çağın gerçeklerinden kopmayan ruhlar vardır. Şehirle birlikte anılan bu ruhlar geçmişte ve günümüzde abide şahsiyetler üzerinde görülmektedir. Şehir, ruhunu bu kişiler yani abide şahsiyetler üzerinden surete büründürmüştür. Bu abide şahsiyetler aynı zamanda ilham kaynağı olmuşlardır. Şehirle birlikte anılmışlar ve yüzyıllar boyu şehrin huzur kaynağı olmuşlardır. Kimin ne derdi varsa bu abide şahsiyetlere gitmişler dertlerine derman aramışlar. Bu büyüklerde şehri ayakta tutmuşlardır. Şehrin özünü tanımak isteyenler için bu şahsiyetler bir anahtar konumundadır.

Şehrin ihyasında ve inşasında yaşayan önderler kadar, dünyasını değişmiş olanlarda etkilidir. Bir şehri inşa ederken bu şahsiyetleri de göz önünde tutmak gerekir. (Yöneticiler için bir kez daha hatırlatalım. Göz önünde tutmaktan kastımız, yıl dönümlerinde mezarı başına gidip el açıp dua etmek değildir. Onları gündeme taşıyıp, günümüz halkı ile buluşturmak onları tanıtacak yapacak programlar yapmaktır). Şehirde Şemsi Sivasi'ye, Abdulvehhabigazi gibi büyüklere bakmak, değer vermek gerekir. Bunlar olmadan Sivas'ın kadim bir Anadolu şehri olduğundan bahsetmek boş sözdür. Şehri inşa etmek bu abide şahsiyetlerden geçer. Çünkü bunlar şehrin kalbidir. Bunu göremeyenler ya gelenek ile bağı yoktur ya da bağı kesmeye çalışan, köksüz, ruhsuz birtakım zevatlardır. Yapılan çalışmalarda şehrin bu ruhu göz önüne alınırsa bu işin bereketi olarak onlarda şehre sahip çıkacağı aşikardır. Gerek inanç turizmi ile gerekse kültür turizmi olarak ekonomik anlamda katkıları çok olacaktır. Günümüzde abide şahsiyetleri göz önüne alanlar hep kazandı. Ülkemizde bununla ilgili birçok örnek bulabilirsiniz. Bunlardan sadece biri Konya, son dönemde yapılan çalışmaları bir inceleyin. Şehri Mevla'nın, Şemsi Tebrizi'nin, Ladikli Hacı Ahmed ağaların nasıl ihya ettiğine şahit olursunuz.

Şehirde değer gören itibar edilen mekanlar aynı zamanda şehri de tanımlamaktadır. Eğer bu itibar geçmişten gelen bir mekan ise toprağın vatan olmasının zihinde daha da pekiştirmesini sağlayacaktır. Bugün yapılaşmada yaşadığımız fiziki görünüm seküler / dünyevi bir şehir olma yolunda hızla ilerlemektedir. Maneviyatı önemsemeyenler buhranlar içinde kalıp bir gün tarihin içerisinde toz olup gideceklerdir. Menfi çıkarların öne çıkması bizlere soyut kavramların değer kaybı somut kavramların kıymetlendirildiğini göstermektedir. Soyut kavramları idrak edemeyen toplumlar basitleşir. Bu basitlikte onların bedenen olmasa da zihnen köleleştiğini gösterir. Zihnen köle toplumlar da zaten işgal altındadır. Popüler olanı kadim olana tercih etmek ise geçmişle aradaki bağın kesilmesi ile kurumayı yok olmayı getirecektir.

İçimizde kadim kültürü görmeyen gözlerine batı gözlüğü takanlar şehri batıya entegre etmeye çalışıyorlar. Batıdan da alacağımız elbette birtakım şeyler olabilir. Ancak unutmayalım ki batı zihniyetinde şehirde ruh aranmaz. Batı zihniyeti ile şehir ruhu da görülmez. Batı gelenekselden uzaktır. Gelenek ise geçmiş ile bir köprüdür. Toplumun sele kapılmasını engelleyen bir köktür. Gelenekten uzaklaşılırsa eğer geçmişin kadim izi silinmeye başlar. Köklerini bilmeyenler adeta güneşte buz misali erimeye mahkum olurlar.



Anahtar Kelimeler: ŞEHRİN