MİLLİYETÇİLİK

MİLLİYETÇİLİK

MİLLİYETÇİLİK

   Millet kelimesi Kur?an-ı Kerim de on altı yerde geçmektedir. Hemen- hemen bütün müfessir ve mealciler ayetlerde ki Millet kelimesine, Din veya dini topluluk manasını vermişlerdir. Arapçada her kelimenin bir lügat, bir de ıstılahı manası vardır. Lügat manası itibariyle Din anlamı taşıyan Millet kelimesi, Istılahı olarak kullanıldığı zamana ve mekâna göre Din manası ile beraber daha geniş manalar da içermektedir.

  Millet kelimesini bir çınar ağacı olarak farz edersek, kökünü Din, gövdesini ve dallarını da ıstılahı manada geçen unsurlarla tamamlamamız gerekmektedir. Millet kelimesi Türkçe de iki şekilde kullanılmaktadır:

1-      ?Milli-i:? Arapça mensubiyet eki olan ?İ? ile uzatılarak söylenir ki, ?Millete, mensup, Millete ait? demek olur. Örnek olarak ?Milli Eğitim, Milli Emlak, Milli menfaat? gibi kavramlarla çoğaltabiliriz. Geçmişte dini kaygıları ön planda tuttuklarını iddia eden bir gurup, kurdukları siyasi oluşumların adlarını,  Milli Selamet, Milli Nizam, Milli görüş, gibi adlarla ifade etmişlerdi.

2-      ?Milliyetçi:? Bu kelimede yine Millet kelimesinin sonuna ?çi? ilave edilerek söylendiği zaman Millet kelimesinin ifade ettiği manalara bağlılık ifade eder ki, kısaca ?Milli ve Manevi değerlere bağlılık? demek olur.

   Aslında mana itibariyle ?Milli-i, kelimesi ile ?Milliyetçi? kelimesi arasında fark yoktur. Sadece kullanan kişilerin, kastettikleri yönde mana değişikliği aranabilir.

   Millet kelimesinden, Milliyetçiliğe ulaştığımıza, bir çınar ağacına benzetip, kökünün Din demek olduğunu tespit ettiğimize göre, çınar ağacının gövdesinin ve dallarının ne mana ifade ettiğini anlamaya çalışalım:

1-      Millet kelimesinden, milliyetçiliğe geçtiğimize ve mana olarak ta kök itibariyle Din dediğimize göre her milliyetçiye din?ci, din taraftarı veya dindar diyebiliriz. Evet, milliyetçiliğin temeli dindir. Öyle olduğu için dinin müdafileri her zaman milliyetçiler olmuştur. Bundan otuz-kırk sene evvel birçok memleket gibi Türkiye de Komünizmin istilasına maruz kalmıştı. O günlerde şehirlerde, kasabalarda, cadde ve sokaklarda komünistlerle göze-göz, dişe-diş mücadele edenler şüphesiz milliyetçiler idi. O günlerde memleketimiz komünist diktanın eline geçmiş olsaydı neyimizi elimizden alacaklardı diye sorsak, verilecek tek cevap vardı oda, malımızı ve dinimiz olurdu. Milliyetçi kesimin yüzde doksan dokuzu fakir ve orta halli memur veya işçi çocuklarından olduğunu herkes bildiğine ve kabul ettiğine göre milliyetçilerin komünistlerle niye ölümüne mücadele ettikleri anlaşılır. Onlar kendi nefislerinde dini tam yaşamıyor olsalar da, dini korumak için mücadele ettikleri bir gerçekti. Onlar bu sebeple, ?Bayrak inmez-Ezan dinmez; Kanımız aksa da zafer İslam?ın diye slogan atıyorlardı. Sade slogan atmakla kalmıyorlar, vuruluyorlar, ölüyorlar, cezaevlerine düşüyorlar, idam alıyorlar ve kelime-i şahadet getirerek darağacına çıkıyorlardı. Kimse bunu inkâr edemez. Bugün 35 yaşının üstündekiler bu anlattıklarımın canlı şahididirler.

 2- Millet ağacının kökü din ise, gövdesi de dil birliği, soy ve boy birliği olan, sosyoloji de yine Millet olarak ifade edilen Kur?an-ı Kerimde Kavim, Kabile ve Şuup olarak adlandırılan topluluk demektir. Kur?an-ı Kerim de kavim kelimesi çok yerde geçmesine rağmen, soy birliğini anlatan ?Şuup ve Kabile   bir yerde geçmektedir. Kur?an-ı Kerimin Hucurat suresi 13. ayetinde bu durum şöyle açıklanır: ? Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız ondan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.? Bu ayetin tefsiri mahiyetinde olan Peygamber Efendimizin de bir sözü vardır ki, ?Veda Hutbesi? diye meşhur olan hadisin bir bölümünü ihtiva etmektedir: ? Ey insanlar Rabbiniz birdir, babanızda birdir. Hepiniz Âdem?in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Arab?ın Arap olmayana takva dışında bir üstünlüğü yoktur. Allah yanında en makbul olanınız en muttaki olanınızdır.?

  Bu ayet ve hadisten ne anlamalıyız diye düşünürsek?

1-      İnsanlar eşit yaratılmıştır, birbirlerinden üstünlükleri yoktur. Bir kavim de diğer bir kavimde üstün olduğunu iddia edemez.

2-      İnsanlar kavim, kabile, şuup ve şu anda bizde söylendiği şekliyle millet olarak yaratılmıştır. Kavim isimleri Kur?an-ı Kerimde de Arap, Acem, Rum, Ad, Semud vs. olarak geçmektedir. Böyle yaratılmaya sebep olarak ta, tanınmak için olduğu bildirilmektedir. Yani, bir insanı tanımak için nasıl ki bir ismi oluyorsa, yine bir topluluğu tanımak için bir isminin olması ve o isimle diğer topluluklarca tanınması İlahi iradenin tezahürüdür. Böyle anladığımız zaman, birini tanımak için ?adın ne? diye sorduğumuzda Ahmet, Mehmet diye cevap vermesi ne kadar doğalsa; bir kişiye veya topluluğa hangi kavimden, hangi millettensin diye sorulunca, Türk?üm, Arab?ım veya Acem?im demesi normaldir ve ırkçılık olmaz, bilakis Allah?ın muradı olan tanışma meydana gelmiş olur.

3-      Üstünlük takvadadır. Peki, takva ne demektir? Sözlüğe göre takva Allahın hududunu muhafaza ve dini daha derin bir anlayışla yaşama olayıdır. İslamoğluna göre ise Takva, ?Kişilerin kendi akıl ve iradeleri ile yaptıkları bilinçli tercihlerdir.?

     Milliyetçiliği anlatmaya devam edeceğiz inşallah.



Anahtar Kelimeler: 0