KUTLU DOĞUM VE BİZ

KUTLU DOĞUM VE BİZ

KUTLU DOĞUM VE BİZ

Kutlu doğum haftası başladı. Tüm yurtta olduğu gibi ilimizde de büyük coşku ile kutlanmakta. Suni gündemlerden ziyade Peygamberin gündeme gelmesinden son derece memnunuz. Bizdeki Peygamber aşkı ki anlatılmaz, sokağa çıkıp kime Peygamberden bahsetseniz veya O?nu sorsanız gözleri dolar. O?nu görememekten yakınır ve onu rüyada da olsa görmek için ne istense verir.

Son yıllarda bu kutlamaları tüm gruplar, cemaatler yapıyor. Çok güzel. Yaşam boyu O?nu örnek almamız için bize ondan birçok örnek veriliyor. O bizim için, Kuran?ın tabiri ile  Üsve-i Hasene en güzel örnektir. O bizim rehberimiz önderimiz. Bize kuranı tefsir eden, yaşayan Kuran. Onu ne kadar anlatsak övemeyiz çünkü onu Kuran övüyor Allah övüyor ve alemlere rahmet olarak tanıtıyor. Zaten Mevlana: Onu anlatmakla kendimizi övmüş oluruz diyor.

Yalnız son günlerde bir anlayış var Peygamberin şefkat peygamberi olduğu insani değerlere önem verdiği çokça öne çıkıyor. Yanlış anlaşılmasın bundan kesinlikle rahatsız değiliz. Lakin peygamberin sadece bu yönleri yoktur ki. Mücadele ve mücahade yönü neden ele alınmıyor; ?Cennet kılıçların gölgesinde? diyerek, Hak Batıl mücadelesini bize özetleyen Peygamber neden anlatılmıyor onu merak ediyorum. Sadece peygamberin şefkat yönü mü var. Peygamberimiz neden müşriklerle savaştı, sadece Allah?ın varlığını kabul ettirmek için mi? Yoksa düzen ile mi savaştı bunu kimse dile getirmiyor.

Hadis-i Şerifte;?Bir kötülük gördüğünüzde, onu elinizle düzeltin; eğer buna gücünüz yetmezse, dilinizle düzeltin; eğer buna da gücünüz yetmezse kalbinizden buğzedin; buğzetmek imanın en zayıf fiilidir.? buyruluyor. Şimdi biz bu hadisi ne kadar tatbik ediyoruz. Sivas?ta karşılaştığımız olaylara ne derece müdahil olabiliyor, ne kadar elimizden gelen imkanları Allah için değerlendirebiliyoruz? Her işimizi O?na sorabiliyor muyuz?

Mevlid programlarında bir saatliğine peygamberi anıp ağlayıp onu hatırlamakla gül veya lokum dağıtmakla peygambere layık bir ümmet olamayız. Biz böyle şeyler yaparak O?nun şefaatini elde edemeyiz. Ne yapacağız peki; O?nun Sünnetini hayatımıza uygulayacağız. Veya ilk olarak şuna bakacağız bizler ne durumdayız işimizde gücümüzde ne yapıyoruz, sünnetini hayatımıza tatbik etmeye çalışabiliyor muyuz? Yoksa en büyük dalavereleri yapıp sonra da kutlu doğum programlarında gözyaşı dökerek kendimizi affettirmeye rahatlatmaya mı çalışıyoruz. Bizi görenler Maun suresini mi yoksa Müminun suresini mi hatırlıyor bunları düşünmek gerekiyor.

Şunu unutmayalım ki İslam fikir akımı değildir, İslam yaşam biçimidir. Bugünkü birçok sıkıntımız maalesef uygulama konusunda sıkıntı olduğu içindir. Sağlıkta ki sorunlarımızdan tutun, çevredeki sorunlarımıza kadar birçok sorun Peygamberi örnek alamadığımızdandır. O?nu sevdiğimizi iddia ediyorsak bu iddiamız bedel ister. Bu bedeli maddi ve manevi olarak ödemeliyiz. O?nun sevdiği biri olmak için sünnetini uygulamamız gerekiyor. Yoksa bu sevgimiz kuru bir iddia dan öte geçmez.



Anahtar Kelimeler: 0