KRİZE HAZIR OLMAK

KRİZE HAZIR OLMAK

KRİZE HAZIR OLMAK

Türkiye`nin siyaset tarihi ekonomik göstergeler ve krizler ile doğrudan bağlantılıdır.

24 Ocak 1980  tedbir programından sonra 12 Eylül?le yaşanan siyasi değişim ve 2000-2001 kriziyle %50`lik oya sahip 3`lü koalisyonun %14`e düşerek AKP`nin doğuşu ve iktidarı bunun en somut örnekleridir.

Bu günkü yazımızın ana konusu ekonomik krizlerin tarihi ve öncesi yaşanan, benzeşen olaylar ışığında geleceğe tahminde bulunmak.

Bunu yaparken; bilimselliğe özenip bulaşmadan, akademik jargon kullanmadan, sade-net dil tercihiyle, gerekçelerimizle ispat ederken inandırıcı da olmak.

Önce bu günden geriye doğru, kronolojik olarak krizleri hatırlayalım.

2008 -  "Tutulu" satış da denilen rehinli, ipotekli benzeri MORTAGE tabir edilen finansal kriz. Türkiye açısından iyi yönetilmiştir ve başbakanın "teğet geçti" ifadesi doğrudur.

2000-2001: Dünyada krizlerin anası olan 29 buhranı gibi, ülkede sonuçları ekonomik-siyasi ağır olan süreçtir. 28 Şubatla boşaltılan banka-kamu maliyesinin 3 yıl sonraki iflasıdır.

1994 - Tansu Çiller döneminde 5 Nisan tedbirleri diye tanımlanan piyasa kurallarına rağmen baskılanmış dövizin ekonomi fiziğinin kurallarına uyarak er-geç yerini bulmasıyla sonuçlanmıştır.

1987 - ABD kaynaklı, borsa merkezli Wall Street diye adlandırılan, Dünya?yı etkileyen kriz.

1980- Opec ülkelerinin petrol fiyatlarını % 150  artırmasıyla başlayan, 24 Ocak tedbirlerini aldıran,12 Eylül darbesiyle sonuçlanan çalkantılı, sıkıntılı bir süreç.

1973-1974: Birinci petrol kriziyle beraber, Kıbrıs barış harekâtıyla uygulanan ambargoyla yaşanan kriz.

"YARATICI" YIKIM  denilen KAPİTALİST ekonomi, doğası gereği bu süreçleri yaşarken, siyasi -ekonomik (VARLIK) değişmelerde tabi olarak bu devrelerde gerçekleşmektedir.

Yukarıdaki yaşanmış krizler, her biri farklı iç-dış sebeplere dayanmaktadır.

Fakat ilginç olan tek benzerlik bu krizlerin 7 yılda ortaya çıkmasıdır.

Ekonomilerde 7 yıllık değişimleri KARL MARX " Das kapital"adlı eserinde yazdığı söylenmektedir. Biz de onu okuyacak önce sabır, alt yapı, literatüre hâkimiyet olmadığı için alıntı yaptığım Dünya da dönüşüm başlatmış bu eserde krizlerin 7 yıllık seyrini açıklaması iddiamızın delillerinden sadece biridir.

Bu konuda, benim için her an önemli olan kutsal kitabımızın YUSUF  sure`sinde 43-47-48. ayetlerde zikrolunan "7 yıllık kıtlık sonunda gelen bolluk" mealindeki ifadeleri de kafamızın bir köşesine koymakta fayda olur diye  düşünüyorum.

Yine, bu konuda dünyada; ilgisiz pek çok belirti ile kriz bağlantısı kurulmaktadır.

Geçtiğimiz  aylarda bununla ilgili SPK, GÖKDELEN ENDEKSİNE dikkat çekti. Bu defa da geriden bu günümüze gökdelen-kriz ilişkisine bir göz atalım.

1873- Eguitable binasının yapıldığı yıl. 5 yıl süren buhran.

1929- Meşhur Empire State binası ve Manhattan`daki gökdelenlerin yapımı." 29 büyük buhranı "diye bahsedilen tarihin en büyük ekonomi krizi.

1973-1974  11 Eylül de yıkılan dünya ticaret merkezinin başladığı ve Chiago`daki Willis kulesinin yapıldığı yıllar. Petrol krizi ve döviz spekülasyonlarının yaşandığı dönem.

1997- Kuala Lumpur` da Petronas kuleleri. Güney Doğu ASYA KRİZİ.

2000-2001 - Taipei 101 kulesi ile Dubai deki Burj El-Arab gökdelenleri. Arap yarım adasında ve dünyada yaşanan büyük kriz.

Şu anda  Avrupa da 23 yeni gökdelen planlanıyor. DİKKAT BUYURUN; bunların  16`sı İSTANBUL`dadır.

Firavun -Karun` la sembolleşen ve  günümüzün "belediye başkanı veya mühendis-mimar" la mevkidaş olan HAMAN ismiyle, Kuran-ı Kerim `in Kasas Suresi 38. ayet, Ankebut Suresi 39. ayet, Mü`min suresi 36.ayetlerle bahsedilen yüksek binalarla ilgili onlarca Hadis-i şerife konu olan GÖKDELEN konusu dinende sorunludur. Özellikle İslam daki şehir medeniyeti ve geleneksel mahalleye zıt görüntüsü ve onlarca olumsuz etkisiyle...

ÖZETLE; Yukarıdaki veriler ve tahminler doğrultusunda, 2014 ikinci yarısından sonra ve 2015 ilk yarısında ekonomik bir kriz veya daralma yaşanacağı öngörülmektedir. Ekonomi ve siyasi yönetimin 2008 krizindeki gibi "teğet geçmesi" öngörüsüne ve alacağı doğru tedbirlere bağlıdır. Bu daralma ekonomik veriler ve konjöktürel olarak borçlu-alacaklı temelinde banka- vatandaş, şirket ilişkilerinde tahmin edilmektedir. Taksim-geziyle başlayan iktidar-banka tek taraflı sürtüşmesi; bu ilişkinin kırılganlığını, aslında güçlüğünü ve başbakanın vatandaşı defalarca uyarması da krize açılacak kapının buradan olduğunun öngörülüp önlem alma çabalarının başlangıcıdır. Yahut olası bir banka-vatandaş karşılaşmasında toplumsal algının " yahu, başbakan defalarca demişti bu millete daha ne yapsın" ön çalışması da olabilir.

NOT: Benden söylemesi, ya olmazsa derseniz aliyyül-ala derim, yazıya para almıyorum ya...



Anahtar Kelimeler: 0