KÖR DİLENCİ 

KÖR DİLENCİ 

1962 yılının ocak ayında, Aşık Rıza Temel 
 ile Pullu Hasan( Hasan Çetin) Tarsus'ta aç susuz gezerler. Zaten hiç bir zaman tok gezmemişlerdir.

O zamanlar,her şehirde tavuk pazarları olurdu, şimdiki gibi paketli market tavukları olmazdı, tavuk almak isteyenler, tavuk pazarına gelir, tavuk kestirir evine götürürdü.

Tavuk pazarında gezerken,kesilen tavukların kanı Rıza'nın gözüne ilişir. Hasan'a döner, aklıma bir fikir geldi.
Hasan; ne fikri la
Senin gözüne şu tavukların kanın dan sürelim, dilencilik yapalım.
Hasan ; Nasıl olacak o iş, sonunda dayak yemeyelim,
Ne dayağı la,ben senin tek elinden tutarım, sen öteki elinin avcunu açarsın, hayır sahibide,hayrını işler. 
Hasan ; Bizim köylüler görürse ne diyeceğiz 
Rıza; Kimse görmez,onları görürsek, ben sana söylerim. Saklanırız 
Hasan; Acıktım la haydi,nasıl istersen öyle yapalım.

Rıza, tavukların yere akan kanından,biraz kanı parmaklarıyla  Hasan'ın gözlerinin etrafına sürer, bez mendille arkadan bağlar, elinden tutup kahve kahve gezdirir.
Amcalarım,abilerim ; Arkadaşımın gözüne inşaatta mıh battı,doktora götürecem,paramız yok. Allah rızası için kolunuzdan ne kopuyorsa bir yardım. 
5,6 kahve gezerler,caddede gördüklerindende sadaka isterler.
Pullu arada bir sorar ,hasılat iyi mi
Rıza iyi,iyi bir kaç günlük yiyeceğimiz oldu. 
Hasan; Ben 2,5 lira fazla isterim
Rıza; 2,5 lira çok olur,ancak 1 tabak fazladan baklava yersin.
Hasan gülür
Rıza; Gülme la,etrafımız adam dolu,görürler 
Hasan; Nasıl gülmeyeyim, 40 yıl düşünsem dilenci olacağım aklıma gelmezdi,senin gibi soytarı, beni kılıktan kılığa sokuyu.
Rıza; Eğer iyi para kazanırsak, bir daha topal dilenci olursun,sonrada kolu sakat çolak dilenci. Seni cami önlerine bırakırım, ara sıra yoklarım, suyu nu,yemeğini getiririm.

Hasan; Her zaman ben olacak değilim ya,birde sen olursun,sen daha iyi yaparsın. 
Rıza; Aklımda çok düşüncelerim var, seninle bir oldukmu,Tarsus bize dar gelir, biz Tarsus'a sığmazıh.
Hasan; Hee çürük soyha,aç karnımızı doyuramıyıh
Tarsus bize dar gelirmiş, 
Gülüşürler  
Hasan,yeter istersen,fazla dilenmeyek la. 
Rıza; Şurada büyük kahve var,orayada uğrayalım, sonra gider kebap yeriz,üzerinede baklava.

Büyük kahveye uğrarlar, masaları dolaşırken bir adam bunların haline çok üzülür. 
Evladım; Her şey para değil, benim eniştem göz doktoru, sizi oraya göndereyim,muane etsin. 
Rıza;Yok beyim çok doktora götürdük,çaresi yok para temin edip memlekete evine götüreceğiz. Adam Hasan'ın gözündeki mendili aşağı indirince, Hasan'ın gözleri çakıltaşı gibi ışıl ışıl. 
Adam, bunlar sahtekâr der
Rıza kaçar, Hasan kahvedekilerin arasında kalır, dayak yer, hakaret işitir. 

Rıza biraz ileride polisleri görür, memur bey şu kahvede kavga var, der.
Polisler gelir, Hasan'ı karakola götürürler, ifadesini alır, biraz da nasihat eder serbest bırakırlar. 
Rıza karakolun karşısında Hasan'ı bekler.
Hasan ; Seninle ne zaman bir iş yapsak,sen kurtuluyun,ben dayak yiyim der. Rıza'ya küser,

Pullu Hasan ile olduk gardaş 
İş yok güç yok,vermezler aş 
Çare bulak yavaş yavaş 
Ulan gardaş ne oldu sana 

Yapak dedik kör numarası 
Nerde gözünün garası 
Bulunmaz ekmek parası 
Ulan gardaş ne oldu sana 

Gurban olam bana küsme 
Sakın benden ayrı gezme 
Yeter artık beni üzme 
Ulan gardaş ne oldu sana 

Gelmez olaydık Tarsus'a 
Gamlı gönlüm girdi yasa 
Aldı beni derd ile tasa
Ulan gardaş ne oldu sana. 

Aşık Rıza hiç gülmedi 
Namerde boyun eğmedi 
Her an Allah Kerim derdi 
Ulan gardaş ne oldu sana. 

Rıza bu şiiri Hasan'ın yüzüne bakarak okur, Hasan duygulanır, Rıza'nın boynuna sarılır, 
Haydi gidek kebapçıya,birde baklavacıya
Rıza;Senin yediğin dayağın acısı ancak kebapla,baklavayla geçer der.
Gülüşerek kebapçıya yürürler...

Kemal SARIKARTAL 
Şair-Yazar 
AŞIK RIZA HAYATI-ŞİİRLERI-MİZAHLARI.KİTABIMDAN.



Anahtar Kelimeler: DİLENCİ