KIZILIRMAK

KIZILIRMAK

KIZILIRMAK

Dolaşıp gidersin şehrin kenarından usulca. Öyle mahzunsun ki bir kelime etmezsin ne yar ile ne yaren ile ne aşk ile ne aşık, ne de şairle. Eğri köprü sana dur dese de dinlemezsin süzülür altından kahrederek içinde bin bir türlü dert ile tasa ile bırakıp gidersin.

Kimse kal demez sana. Hani şöyle sesini duyalım seninle mutlu olalım diyenlerin ise nedense gücü yetmez seni durdurmaya. Onlar seni çok severler ama karşında durup hayalarından dur diyemezler bir türlü sana.

Rengin neden kızıl anladım şimdi; içindeki dert onca meşakkatten sonra arı duru olmanı beklemek yanlış olur elbette. Sana neden bunca düşman var ki var git bir daha gelme diyorlar? Yoksa 300 atlı gelini aldın diye mi bu Sivas?ın sana kin beslemesi.

Oysa ben senden isterdim ki şöyle çağlayıp akasın gönlümüze dolasın, bu sermekeş halini üzerinden atıp çağlayanlarla gülüp tekrar coşkun hale gelsin.

İsterdim ki üzerinde su değirmenleri kurulsun, yanında parklar bahçeler ve senin enerjisini verdiğin renk renk ışıl ışıl etrafı aydınlatan lambalar. Hem öyle bir yansın ki şu karanlık Sivas gecelerine inatla.

Üzerinde çocuklar su bisikletleriyle dolaşıp neşe saçsınlar dört bir yana. Sen ağıtlarını kızıl renginle yakmak yerine, gülen neşelenen mavi sularla hayat verip can suyu ol şu talihi şu bahtı kara şehre.

Dünyanın derdinden bunalan sıkıntıya düşenler senin çağlayan olup akan sularının sesi ile huzura ersinler. Seni dinleyip Pir Sultanı, Ruhsati?yi, Hasan Hüseyin?i, Aşık Veysel?i, Selimi?yi hatırlasınlar. İnceliği aşkı seninle tekrar hatırlayıp herkesin ağzındaki şu kaba kelimeler senin muhabbet dolu sözlerini dinlesinler de ecdadına layık kültür şehrini tekrar canlandırsınlar. Sen onlara bir şiir söyle, bir hikaye, bir kıssa anlat? Olur ya; bir ders, bin ibret alırlar belki, senden.

Damlaların var bin bir canlıya hayat olacak, suların var yanmış gönüllere ferahlık verecek, oysa sen öylece yalnız başına buralardan akıp giderken Karadeniz?e selam söyleyebilecek çocuklar olmalı. Sonra yanında büyükler olmalı bize dönüp bakmayan Ankara?ya senin sözün geçer diye seninle selam yollamalı Çankaya?ya. Hiç kimseye derdini anlatamayan delikanlı sana açılmalı bir bahar akşamında. Selam yollamalı rüzgar eşliğinde seninle ela gözlü dünya güzeli yarine.

Bu sözleri sana söylerken ne kadar ne kadar çalışsam da saklamaya umutsuzum çünkü kendi içinde akan nehirleri hapseden bir şehir senin kıymetini nasıl bilsin ki? Ama yine de bir umut var içimde senin şehirle kucaklaşman şehirle bir araya geleceğine dair. Küçükte olsa, cılız da olsa belki biri çıkar önüne de dur gitme söyleyecek sözümüz var, seninle yapılacak işimiz var. Sen bu şehirde doğdu isen bir çok Sivas?lı gibi bırakıp gitme terk etme bizi.



Anahtar Kelimeler: 0