Karıştırılmaması Gereken İki Farklı Kavram: Eğitim ve Öğretim

Karıştırılmaması Gereken İki Farklı Kavram: Eğitim ve Öğretim

Öğrencilik yıllarımızdan beri hep söylenir, yazılır:

“2023-2024 Eğitim ve Öğretim yılı Millî Eğitim Bakanı tarafından açıldı”.

Eğitim ve Öğretim, genellikle insanlar tarafından yanlış anlaşılan iki farklı ifadedir. Eğitim ve Öğretim arasındaki farkı belki de birçok öğrenci hiç düşünmemiştir. Şayet onları bilinçlendirmek, gerçek manada yetiştirmek isteyen mesleğini gönülden seven, çalışkan, özverili, fedakâr, güvenilir, yüreği sevgi dolu bir öğretmen tarafından ifade edilmediyse, açıklanmadıysa…

Eğitim ve öğretim birlikte çok kullanılan iki kavram olmasına rağmen, kimi insanlar eğitim ve öğretimin farkını tam olarak kavrayamamakta, çoğu zaman bu iki kavramı birbiriyle karıştırmakta ve hatta bu iki kavramın birbiriyle aynı olduğunu düşünmektedir. Aradaki farkların bilinmesi ve kavram karmaşasının ortadan kalkması için öncelikle eğitim ve öğretim kavramlarının tanım ve içeriklerinin bilinmesi gerekir. Çünkü bu iki terim nitelikleri ve yönleri bakımından farklıdır.

Öğrenmenin sonu olmadığı gibi öğrenmenin yaş sınırı da yoktur. Ne kadar çok şey bilirsek bilelim öğrenmeye açıksak her gün yeni şeyler öğreniriz. Eğitim ve öğretim arasındaki farkı da iyi öğrenmek, algılamak gerekir.

İnsan, her zaman eğitime muhtaçtır. Eğitim, özellikle çağımızda ‘hayat boyu devam eden bir süreç’tir. "İnsan eğitimle doğmaz, ama eğitimle yaşar." (Cervantes) Millî kültürü yaşatmanın en temel yolu da eğitimdir ve her kültür kendi eğitim sistemini oluşturmak zorundadır. Yaşayan bütün toplumların kendilerine özgü bir eğitimi vardır ve eğitim insanlığın ortak paydasıdır. Bu yönüyle eğitim anlayış ve uygulamaları içinde geliştiği kültüre özgü ve millîdir aynı zamanda evrensel bir niteliği de vardır.

Birey doğal olarak sahip olduğu insan olma yetisini ancak eğitimle gerçekleştirebilir. Eğitimi olmayan ve halkını bu yönde geliştirmeyen toplumlar kültür varlığını devam ettiremezler.  Her toplumda eğitim, o toplumun kültüründe var olan bilgi, deneyim ve değerlerine göre şekillenmektedir.

Eğitim; ekmek ve su gibi toplumun en hayati ve mecburi ihtiyacıdır. Çağın gereklerine uygun olarak sürekli değişen ve gelişen, birikim ve tecrübeler ışığında yenilenen bir süreçtir. Eğitim görmeyen birey gelişemez, değişemez ve “kültürel bir varlık olarak insan” kimliğini kazanamaz.  Yani eğitim olmazsa insan da olmaz.

İnsanın sorun çözme, üretme, oluşturma, icat etme gücü neyi, nasıl ve ne kadar öğrendiğine bağlıdır. Biyolojik bir varlık olarak doğan insan eğitim yoluyla sahip olduğu potansiyele işlerlik kazandırır, varlığını sürdürmeyi öğrenir ve giderek sosyal ve kültürel bir varlık haline dönüşür.  Kendisine saygı duyar, kendisini kabul eder; başkalarına saygılı olmayı ve başkalarını kabul etmeyi de benimser. İşte bu manada insanın biyolojik bir varlıktan kültürel bir varlığa dönüşümünü sağlayan en önemli güç eğitimdir.  

Eğitimin planlı ve programlı yapılan boyutuna öğretim denir. Öğretim, oluşturulan eğitim kurumları aracılığıyla farklı düzeylerde okul öncesinden başlayarak, yükseköğretime ve daha sonra da hizmet içi eğitim gibi farklı yaş ve amaçlara hizmet eden geniş bir yelpazede gerçekleştirilir.


Öğretimin amacı  bireye planlı, programlı ve örgütlenmiş etkinliklerle yeni davranışlar, bilgiler, beceriler, tutumlar ve değerler kazandırmaktır.

Eğitim ise öğretimi de kapsayan çok geniş bir kavramdır. Başka bir ifade ile öğretim, eğitimin belli bir zaman diliminde gerçekleştirilen kısmını temsil etmektedir.

Öğretim, çeşitli derslerle, belirli konularla yeni teorik bilgilerin, kavramların öğrenciye, bireye aktarıldığı sınıf öğretimi ve öğrencinin gelecekteki zorluklara hazırlaması için farklı alanlarda bilginin geliştirilmesi için yapılan önceden planlanmış öğrencilerin entelektüel ve duygusal gelişimlerine neden olmak için belirli bir disiplin içinde sağlanan, bilgi ve deneyim paylaşımı ile akademik aktivitelerdir.

Eğitimi tanımlarken hangi açıdan baktığınız neye inandığınız ve nereye ulaşmak istediğiniz de çok önemlidir.

Eğitim; bilgi yüklemekten ziyade bilgiyi elde etme yollarının aktarılması ve belli bir işi yapabilmek için gerekli becerilerin kazandırılması; yeteneklere katkıda bulunulması, çalışanların tutum ve davranışlarında değişiklik yapılması; tatmin edici performans göstermelerine yardımcı olmak için organize edilmiş bir programdır.

Eğitim, birey doğduğu andan itibaren başlar; aile, okul ve çevre etkileşimiyle hayat boyu devam eder. Eğitim bir yandan bireyi hayata hazırlarken diğer yandan da bireyin gelişmesini sağlar.

Eğitim ve öğretim arasındaki temel fark; eğitimin, kişinin hayatı boyunca devam etmesi, öğretimin ise müfredatla sınırlı olmasının yanı sıra öğretimde teorik bilginin verilmesi, eğitimde ise görevin pratik olarak gerçekleştirilmesidir.  Yani öğretimde bilgi edinmek, eğitimde ise bilgileri doğru yorumlamak ve uygulamak çok önemlidir. Ayrıca  öğretim, okulla sınırlı kalırken, eğitim meslek yaşamında da devam eder. Her eğitim, öğretim değildir. Fakat her öğretim, bir eğitimdir.

Öğretim yalnızca öğretim kurumlarında belirli bir plan dâhilinde ve belirlenen sürelerde gerçekleşirken, eğitim hayatın her anında ve her alanında insan ile beraberliğini sürdürmektedir. Bu yönüyle eğitim, insan hayatında öğretime göre daha çok önem taşımaktadır. Zaten ülkemizde de eğitim öğretimi sürdüren bakanlığın ismi millî öğretim değil, Millî Eğitim Bakanlığı’dır. Bizler de bu düşünceyle hareket ederek çocuklarımızın geleceği için sadece öğretime değil eğitime de hak ettiği önemi fazlasıyla göstermemiz gerekir.

Gerekli araştırmalar, incelemeler sonucu “Eğitimin Amaç ve İşlevleri” şu şekilde açıklanmaktadır:

Yaşamı sürdürmek için gerekli bilgilerin edinilmesi,
Eldeki bilgilerle geleceğin biçimlendirilmesi,
Yaratıcı düşünebilme kabiliyetinin kazandırılması,
Bireylerin problem çözme yeteneklerinin geliştirilmesi,
Fiziksel ve zihinsel gelişimin sağlanması,
• Bireylerin fiziksel ve zihinsel sağlığının korunması,
• Bireylerin kendini gerçekleştirmelerine ve kendilerine saygı duymalarına katkı sağlanması…
• Olaylara karşı farklı bakış açıları getirilebilmesi,
• İyi bir insan ve vatandaş yetiştirilebilmesi,
• Toplumun benimsediği ahlaki değerlerin aktarılması,
• İnsana karşı saygılı bireyler yetiştirilmesi,
• Bilginin nesilden nesle aktarılması,
• Toplum düzeninin sağlanması…


Bu bilgilerden, verilerden de anlaşılacağı gibi eğitim, hayatın her alanını kuşatıcı bir etkiye sahiptir. Bu yüzden ‘eğitim yaşam boyu devam eder.’ denilmektedir.

Öğretimin dışında kalan zaman oldukça uzun bir süredir. Bu sürenin etkili kullanılabilmesi açısından özellikle aile ve yakın çevrenin  bilinçli ve duyarlı olması gerekir. Çünkü öğretim dışında kalan zamanda da eğitim devam etmekte; birey, önceden amaçlanmamış ve tanımlanmamış davranışlar, bilgiler, beceriler, tutumlar ve değerler de kazanabilmektedir.

Uygarlığa giden yol aynı kültürden gelen, aynı mirası paylaşan, aynı geleceğe yürüyen eğitimli insanların varlığı ile gerçekleşebilir.

Atatürk  “Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder” sözüyle kendisini anlayanlara, eğitimin ne kadar önemli, değerli ve kritik bir etmen olduğunu vurgulamaktadır.

Aklı başında, gerçekleri görebilen, iyi eğitim almış ve saygılı insanların yaşadığı, yüreği sevgi dolu, birbirine değer veren uygar bir toplum olmak dileğiyle sağlıcakla kalın, hep mutlu kalın…