?HİÇ BİR ŞEYİ TEK BAŞINIZA YAPAMAZSINIZ!??

?HİÇ BİR ŞEYİ TEK BAŞINIZA YAPAMAZSINIZ!??

?HİÇ BİR ŞEYİ TEK BAŞINIZA YAPAMAZSINIZ!??

Belediye eski başkanı Sami Aydın, gazetemiz yazarlarından Orhan Karahan ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Başkanlık dönemindeki hizmetleri ve Belediyecilik üzerine değerlendirmelerde bulunan Aydın, samimi açıklamalarda bulundu. Belediyecilikle siyasetin farklı şeyler olduğunu söyleyen Aydın, Belediyecilikte istenilen projelerin daha özgürce gerçekleştirilebileceğini kaydetti. Orhan Karahan: Sayın Başkanım öncelikle böyle bir söyleşi imkanı verdiğiniz için teşekkür ediyorum; Başkanlık yaptığınız dönemde kamuoyunda şu algı vardı; Sami Başkan, Tek Adam!, gerçekten tek adam mıydınız? Sami Aydın: Tek adamın her şeyi yapması mümkün değil, bu bir ekip işi, bir kadro işidir. Başarıyı elde etmenin sırrı bir kişi ile olmaz, mümkün değil. Tabii ki şu önemli hangi kurum olursa olsun bu siyasette olabilir, özel sektörde de olabilir veya kamuda da olabilir. O kurumun tepesinde ki insanın bakış açısı, vizyonu, hizmet anlayışı, kaynak üretme becerisi o kurumu veya o yapıyı verimli ya da verimsiz kılar. O yüzden Türkiye?de temsil noktasında en üst düzeyde ki kişi her zaman önemlidir. Belediye açısından da, belediye siyasette en özgür kurumların başında gelir. Çünkü ciddi bir bütçesi vardır. Ciddi bir ekipmanı ve ciddi sayılacak düzeyde personeli vardır ve bunu tamamen meclis kanalıyla yönlendirir, kullanır. Bir belediye istediği projeyi yapar. Ama siyasette milletvekili de olsanız, Bakan da olsanız belediye kadar özgür istediğiniz projeleri hayata geçirmeniz zordur. O yüzden belediye başkanlığının öyle bir avantajı var. Tabii ki bunu iyi kullanırsanız avantaj olur iyi kullanamazsanız dezavantaj olur. Dışarıdan halk iyi olanını da direk belediye başkanlığına yazar, kötü olanı da. Ama iyi de yapsanız kötü de yapsanız bunu mevcut olan kadronuzla, takımla ya da personelinizle yaparsınız, bu da işin doğasıdır. Eğer kendi dönemimle ilgili de soruyorsanız bizim 5 yıllık süreçte belediye de görev yapan hatta belediyenin şirketi Özbelsan ve SİDAŞ?ta asgari ücretle veya farklı statüde çalışan bütün arkadaşlarımızın bunun yanı sıra tabii ki meclis üyeleri ve o dönemki başkan yardımcılarımızın hepsinin büyük emeği vardır. Ben defalarca hepsine teşekkürlerimi ilettim ve tekrar yine iletiyorum. Ama tepeden aşağı bir şekillenme olur o kurumlarda, üst düzeyde ki kişinin vizyonu ve yaklaşımı sistemi şekillendirir. Bizim o dönem ki yapılanmamızda aynen bu anlayış olmuştur. Dediğim gibi vatandaşın bakış açısı tabii ki her zaman en üstteki kişiyi tek adam olarak algılar. Bugün Türkiye?de de on yıldır iktidar da olan bir parti var. Tabii ki Sayın Başbakanımız gerçekten bu ülke için bir şans ama o ekibi kurmakta bir beceri işidir. O sistemi oluşturmakta bir beceri işidir. Tepe de ki yöneticinin özelliği ve vasıfları bunda etkilidir. İşi bilmeniz konunuza hâkim olmanız etkilidir, hiçbir şeyi tek başınıza yapamazsınız. Orhan Karahan: Zaman zaman döneminizde yapılan çalışmalarda bizim de eleştirdiğimiz noktalar oldu ama bence Sivas?a kazandırdığınız iki önemli eser var ki. Birisi Aksu, diğeri ise meydan çalışmasıdır. Özellikle öğrenmek istediğim bir konu var; Meydan Projesinde çalışma yapılırken beraberinde meydanda yer alan Ordu evi, Subay lojmanları, Adliye binası ve belediye binası bunlarda bir anda kaldırılamaz mıydı? Sami Aydın: Bizim Meydan Projemizin kapsamında hepsi vardı, biz tabii çalıştığımız dönemde konusunda uzman, bilgi, birikim ve deneyim olan her kurumdan, kişiden Sivas adına katkı almak istedik. ÇEKÜL vakfı özellikle Metin Sözen hoca gerçekten kendini işine adamış bir insan ve çok engin tecrübeleri olan biridir. Onun önderliğinde ÇEKÜL Vakfının bu işte gerçekten deneyimi olan belli bir kadrosu var. Biz onlardan destek, fikir ve görüş aldık. Sadece onlardan değil, onun dışında üniversitelerimizden Türkiye?de o alanda ön plana çıkmış kişilerden ve kurumlardan görüşler aldık. Bunların bir kısmı belki kamuoyuna yansıdı bir kısmı da hiç yansımadı. Biz isteklerimizi sunduk o kurumlarda bize görüşlerini sundular. Çalışmalarımız içinde biz Kent Meydanını Ordu evi, Jandarma lojmanları, Adliye binası, Sivas Belediye binası dâhil olmak üzere bir bütün olarak planladık. Hatta hatırlayacağınız üzere yaptığımız ilk imar tadilatında da adliyenin yerinin değişmesi ile birlikte o alanları da yeşil alana çevirdik. Sonra çeşitli kurumların itirazı üzerine o imar iptal oldu ve yeniden düzenlemek yaptık. Asıl hedefimiz oydu. Bu tür projeler bir anda hepsini birden yapmak için kolay projeler değil. Aşama aşama gitmek gerekiyor. Önce doğru bir hedef koymalısınız. Bunu etaplara bölebilirsiniz keşke mümkün olsa da hepsini birden yapabilseniz. Doğal olarak mümkün olmuyor. Hem o bölgenin önemli bir merkez olması trafiğin can damarı olması adeta büyük faktörlerden dolayı birinci aşamayı biz gerçekleştirme imkânı bulduk. Ama hedefte ifade ettiğiniz gibi diğer aşamalarda vardı. Hatta şu an ki Numune Hastanesi ve 27 Haziran Öğretmenler Parkı projesi de bağlıydı. Bildiğiniz gibi Sivas?a bölge hastanesinin fikrinin çıkması da bizim talebimiz üzerine olmuştur. Biz Numune Hastanesini oradan çıkarmak, Mereküm bölgesine yeni Sivas adını verdiğimiz ve kamuoyuyla pek fazla paylaşmadığımız, 150 bin nüfuslu yeni şehir kurma hedefimiz vardı. Bunu tetiklemek adına da hastaneyi o bölgeye düşünmüştük. Ayrıca TOKİ?yi de düşünmüştük ve kısmen başladı.  Bunları Meydan Projesi kapsamında planlamıştık ama bir kısmı hayata geçti bir kısmı geçmedi.  Umarım gelecekte de onlar hayata geçer. Orhan Karahan: Aksu projesi ile ilgili neler yapıldı,  Aksunun hemen yanındaki sanayi bölgesi o anda boşaltılamıyor muydu? Sami Aydın: Biz sadece beş yıl görevde kaldık. Beş yılda bugün sayacak olursanız, ciddi olarak maddiyat açısından hem de şehre kattığı değer açısından en az 15 ? 20 proje sayarsınız. Bunların maddi olarak boyutu da yüksektir ve hepsinin 5 yılda planlanıp hayata geçirildiğini görürsünüz. Yaptığımız çalışmaların tamamı hemen hemen bizim zamanımız da planlanmış, uygulama projeleri hazırlanmış ve yapılarak hayata geçirilmiş. Emin olun onların 5 yıla sığması çok zor ama biz Allah?a çok şükür sığdırdık. Tabii ki Aksu?yu yaparken bu proje hayata geçtiği zaman sanayinin artık kaldırılması zorunluluğu hale gelecekti. O projeyi hayata geçirmemiş olsaydık, belki bugün sanayinin kaldırılması fazla konuşmayacaktı. Yani o projeden dolayı sanayi çok konuşulur hale geldi. Çünkü o bölge cazip hale geldi ve değerlendi. Biz istiyoruz ki şehrimizde yaşayan insanlar sahip olduğu mülkleri daha iyi şartlarda değerlendirsinler. Bunu derken o insanlara rant kazandırmak gibi algılanmamalı. Sivas?ta yaşayan insanların zengin olması Sivas?ın zengin olması anlamına gelir. Biz Aksu projesini yaparken sadece orada ki çirkinliği ve görüntü kirliliğini ortadan kaldırmak hedefiyle yapmadık. Biz o bölgeye ciddi anlamda ekonomik değer katacağını da varsayarak yatırım yaptık. Yaklaşık yaptığımız yatırım 7 milyon TL, o yatırımın bölgeye 200 milyon tl değer artışı saylayacağını hesap ettik ve bunun da doğru olduğu ortaya çıktı. Belediyecilikte bizim felsefemiz buydu. Bir yere bir proje yapmak değil o projeyi biz o bölgeye yapar isek o bölgenin değerini ne kadar arttırırız. Bunu da hesap ediyorduk. O bölgede yaşayan insanlar Sivas?ın insanı ve onların mülklerinin değerlenmesi Sivas?ın kazancıdır.  Bu felsefe ve bu anlayış ile belediyeciliğimizi yürüttük. Yoksa Aksu?dan büyük ve önemli projelerimiz oldu o dönemde. Bildiğiniz gibi Atık Su arıtma Tesisi devasa bir projedir. Sivas?ta kanalizasyonlarla yağmur hatlarının ayrıştırılması devasa bir projedir. Doğalgazın alt yapısının Sivas?a getirilip yapılması yine çok büyük bir projedir. Toplu taşımada ki adım mantık ve felsefe olarak çok önemli bir projedir. Caddelerde ki Pazar yerlerinin kaldırılması 2000?li yıllarda Avrupa?ya en çok yaklaştığımız hatta birçok nokta da önüne geçtiğimiz bu süreçte sokaklarda tozun toprağın içerisinde meyvenin satıldığı bir Sivas görüntüsünü ortadan kaldırmak çok çok farklı bir yaklaşımdı.  Sosyal yardımda gıda bankası da çok çok farklı bir yaklaşımdır. Yani her yaptığımız proje bizim açımızdan Sivas?ı statü olarak farklı noktalara daha iyi noktalara taşıyacağı mantığından yola çıkarılarak yapılmış projelerdir. Herhangi bir bölgeye bir şey yapalım da bu bölge güzelleşsin mantığı yoktu asıl hedef Sivas?ın değişmesi ve gelişmesidir. Siz basın olarak da şunu çok iyi bilirisiniz. Bizim dönemde yapılan 10-15 projemiz Türkiye?de örnek göstermiştir. Cumhurbaşkanlığı bizim birkaç projemizi örnek proje olarak sunmuştur. Başbakanımız Sivas?ı örnek olarak göstermiştir. Her bir proje Sivas?ta farklı bir heyecan yaratmakla kalmamış Türkiye?de hala bugün olmuş beni arayarak değişik belediye ve illerden projeler hakkında bilgi isteyen insanların çok olduğunu söyleyebilirim. Yani Sivas gibi bir yer bunu başardıysa daha fazlasını rahatlıkla başarabilir kanaatindeyim. Yeter ki bu işi bilen ve anlayan vizyon sahibi bir kadro yapının orada olması her şeyi sağlayacaktır. Orhan Karahan: Meydan projesi kapsamında yerinden kaldırılan Kütüphanemiz, şimdiye kadar neden yapılamadı, bu kadar mı zor mu? Sami Aydın: Dönemimde, kendisinden önce görev yapmış kurumların yaptıklarını eleştiren onları eksik veya fazla bulan yaklaşım sergilediğimi düşünmüyorum. Tamamen kendi işime odaklanmışımdır. Belki bu kendi işime fazla odaklanmam da bazen de kamuoyunda yanlışta yorumlanmıştır. Bizde hep şu istenir. Belediye Başkanları gitsin vatandaşla çay ve kahve içsin, bunlar arzu edilir. Böyle bir kültür oluşturmuştur. Ama belki bunlarda bile belli şeyleri ihmal etmek pahasına tamamen işime odaklanmışımdır daha doğrusu Sivas?a odaklanmışımdır. Kendi yaptıklarım ve yapamadıklarım benim adıma önemlidir. Ama bugün görev yapan bir arkadaşımız var ve bu arkadaşlarımızın yaptıklarını eksik veya fazla bulmak bir önce ki belediye başkanı olarak benim işim değil. Bunu bilsem de yorumlamam doğru değil, saygısızlık olur. Onu halk vatandaş değerlendirir ama ben şunu söyleyebilirim. Orada ki kütüphane öyle bir meydan içerisinde kalamazdı. Zaten gecekondu olarak gayri resmi yapılmış ki zamanın da öyle bir meydana kamu eliyle yapılmış olması asıl eleştirilecek bir konu olmalı. Yapılmış ama biz onu kaldırmak durumundaydık kaldırdık. Tabii ki onu kaldırdıktan sonra daha güzel ve fonksiyonlu olanı yapmamız gerekir. Umarım bugüne kadar yapılmasa da kısa zamanda yapılmasını bir Sivaslı olarak arzu ederim. Ama onun ötesinde ki değerlendirmeyi benim ilimde ki insanlar yapmalı diye düşünüyorum. Orhan Karahan: O dönemde kültürel ve sanatsal alanlarda belediyenin yaptığı çalışmalardan bence en önemlisi Sultan Şehir dergisi. Gerek kültürel çalışmalar gerekse dergi çalışması 3 - 5 insanın etrafında dönen bir görünümde idi. O yapıyı genişletip o daha tabana yayma imkânı yok muydu? Sami Aydın: Elbette olabilirdi. Ancak o tür işler istek, heves ve gönüllük esasına göre yapılan işlerdir. Üniversiteden veya Sivas?ın içerisinden bu işe gönül vermiş arkadaşlarımız bize destek oldular ve onlara da teşekkür ediyorum. Ama hiçbir zaman bu işe gönüllü olup katkı sunmak isteyip de bizim dışarıda tuttuğumuz kimse olmamıştır. Ben şunu arzu ederim. Öyle bir çalışma içerisinde 5 - 10 kişi değil de 40 kişi olsun daha fazla farklı farklı fikirler ortaya çıksın. Tabii ki bu tür çalışmalar biraz önce ifade ettiğim gibi gönüllük esasına dayanıyor. Bunu açmak için bizim yoğun bir çabamız olmamıştır doğrudur. Şahsen onu daha geniş yelpaze içerisine sokmanın kanaatindeyim. Şu an işin doğrusunu bilmiyorum ama şu önemli, gerçekten o dergi Sivas?ın dergisidir. Biz o dergiyi tamamen siyasetin dışında tuttuk ama işin doğrusu serzeniş mi eleştirimi kabul edersiniz bilmiyorum. Bizden sonra birkaç sayısında siyaset kokuları var gibi gördüm. Bunların tamamen siyaset dışı olması gerekiyor. Biz onları yapmaya çalıştık ama biz de fark etmeden belki siyasi ufak tefek şeyler koymuş olabiliriz ama ben en azından koymamaya çalıştım. Daha geniş yelpazeyi içine alan farklı farklı siyasi görüşlerde ki, kültürlerde ki kişilerinde içinde olduğu bir yapıya kavuşması o derginin daha da zenginleşmesi anlamına gelir. Öyle olmasının daha doğru olduğunu ve fikir olarak söylüyorum. Orhan Karahan: Seçime giderken hedef koyduğunuz 22 projeniz içerisinde Kale Kentsel dönüşüm projesi de vardı. Lakin 5 yıllık döneminizde Kale Evleri ile neden hiç ilgilenmediniz ama seçim çalışmaları içerisinde neden bu projeye ihtiyaç duydunuz? Sami Aydın: Bir araştırma yapın; Seçim öncesinde söylediği ve hedeflediği projelerden 4 - 5 katını yapan bir belediye başkanı var mı? Bırakın taahhüt ettiğinin 4 - 5 katını, taahhüt ettiğinin % 80 ve ya % 75?ini yapan bir belediye başkanı var mı? Evet, Sivas?ta bu oldu. Biz taahhüt ettiklerimizi yanlış hatırlamıyorsam ki bunlar sizin arşivleriniz de vardır. % 100?üne yakınını biz yaptık. Fakat taahhüt etmeyip yaptıklarımızda o yaptıklarımızın en az 3 - 4 katı. Şimdi Sivas?ta keşke benim öyle bir gücüm olsa da 100 - 150 yıllık ihtiyaçların tamamını yapabilseydim. Bu takdir edersiniz ki mümkün olmayacak bir şey. Biz mümkün olanının üzerinde çok işler yaptığımız kanaatindeyim. Keşke kaleyi de bitirebilseydik. Ortadoğu Teknik üniversitemizden heyet getirdim gezdirdim. İstanbul?dan getirdim ve Ankara?da dikmen vadisini yapan kadroyu getirdim. Yani çok şeyler yapmak istedik ama 5 yıl bu tür işler için yetmedi. Ben hiçbir zaman şu kaprise kapılmam. Benden önceki doğru bir proje ortaya çıkarmış zamanı yetmemiş olur. Biz o proje doğruysa aynen uygularız. Eksikse düzelterek uygulamaya geçiririz. Hiçbir zaman; bu proje benim dışımda birileri tarafından gündeme getirilmiş, öyleyse o proje yanlıştır kanaati bende oluşmaz. Ben onu da doğru bulmuyorum zaten. Orhan Karahan: Meydan da Şifahiye Medresesinin arkasında dokuya uygun yapılan dükkanlar vardı. Daha sonra siz görevi bıraktıktan sonra kaldırıldı. O binaların yapılmasına izin veren kurumlarla kaldırılmasını isteyen aynı kurumlardır. Burada bir çelişki yok mu sizce? Sami Aydın: Kesinlikle orada bir çelişki var. Konuşmamın başında ÇEKÜL vakfını anlatırken söyledim. Biz orada yaptığımız tuvaletinden tutun bir metre karelik küçük büfesinden, dükkânından yani her şeyin üzerinde çok yoğun olarak tartışarak ve düşünerek yapmışızdır. Hiç birisi buraya da bunu koyalım mantığı ile de yapılmamıştır. Biz o dükkânları yaparken ÇEKÜL vakfı Metin Sözen hoca ve başka bu konuda fikir sunan arkadaşlarımız şunu hedefledik. Orası Sivas için bir vitrin olmalı, Sivas?ın tarihi bugünü ve yarına yönelik Sivas?a gelen her insan mutlaka bu alana geldiği zaman Sivas?ın geçmişi ve bugünü ile ilgili her şeyi orada görebilmeli, yaşayabilmelidir. O medreselerin ön kısımları cazibe alanıdır, arka kısımlarını biz öyle bir sistem yapmalıyız ki hem oralarda cazibe alanı haline gelsin hem de insanlar hediyelik eşya ve Sivas?a has neler varsa, marka hale gelmiş. Hepsini orada pazarlayacak çarşı mantığı ile o alana giren insana öyle bir koridor oluşturmalıyız ki bu eserlerin tamamını gezip görebilmelidir. O dükkânları da bu mantıkla yaptık ve hepsine farklı farklı fonksiyon verecektik. Orada bir rastgele çorapçı, ayakkabıcı olmayacaktı. O tarihi dokuya uygun Sivas?ta el sanat ürünleri ve markalaşmış Türkiye?ye dünyaya tanıtmak istediğimiz ürünlerimiz varsa bunları orada Sivas dışından gelen insanlara sunacaktık. O Dükkânları planlama sebebimiz buydu. Bizden sonra gelen arkadaşlarımız belki bizim o yaptığımız çalışmaları belki o yaptığımız tartışmaları bizden dinlemiş olsalardı, o kararı almadan önce emin olun o kararlarından vazgeçerlerdi. Ama onlar olaya bir yüzünden baktılar. Fakat yönetici hiçbir olaya tek yönden bakamaz. Bazı projeler yapılırken birçok sebep vardır. Bunların bir bütün olarak düşünülüp değerlendirmesi veya kararı ondan sonra yapılması doğruydu. Bugün yıkılmışta olsa doğruydu. Maalesef yeni gelen eskinin yaptıkları yanlıştır havasını sunmak ihtiyacı hissediyor. Bu bana göre yanlış bir stratejidir. Yönetici kendi yaptıklarından veya yapamadıklarından sorumludur. Geçmişte yapılanları değerlendirmek halkın işidir. Ben şahsen onu ilk dönemde bir heyecan ile sanki önce yapılan yanlıştır heyecanı ile yapılmış bir hata olarak görüyorum. Anıtlar Kurumuna gelince bizim dönemimizde de tartışıldı. Biz buraya bunu koyuyoruz şeklinde olmadı hepsi tartışılarak düşünülerek yapıldı. Sebepleri gerekçeleri konuşuldu. O dönemde ki Anıtlar Kurulunun verdiği karaların da ben sıhhatli olarak düşünülmüş bir karar olduğuna inanmıyorum. Değerlendirilmesini kamuoyuna bırakıyorum. O süreçten sonra oluşan Anıtlar Kurulunun Sivas?ta aldığı ya da alamadığı birçok kararın da tartışmalı bazılarının da somut bariz hatalı olduğunu biraz teknik bilgisi olan, Sivas?ı tanıyan ve tarihi bilgisi olan her insan da görüyor. Ama önceki dönem karar veren Anıtlar Kuruluna ben teşekkür ediyorum. Onlar idealist ve gerçekten konularının uzmanı olarak kararlarını öyle almıştır. Hiçbir zaman hissiyatı olmamıştır. Meslekleri ve almış oldukları eğitim gereği inandıkları kararları uygulamışlardır. Onlara bu kararlarından dolayı teşekkür ediyorum. Orhan Karahan: O dönem o tarihi alan içerisinde ağır iş makinelerinin çalışmasını bizde eleştirdik. Tarihi dokunun içerisine neden ağır iş makineleri sokuldu diye. Şu an Sivas?ı yönetenlerde o dönem ve seçim sürecinde bizim gibi bunu eleştirdi. Ama bakıyorsunuz temizlemek adına yaptıkları eleştiri ile çelişkili iş makinelerini yine o alana soktular. Sami Aydın: Hiç bir şeyi bilinçsizce yapmayacaksın. Bunun bir defa altını çiziyorum. Ne yaptıysak bilerek yaptık. Bilerek yaptığımız için o gün kamuoyunda belki tepkiyle karşılanan bazı uygulamalarımızı da ısrarla devam ettirdik. Bu ısrarlarımız bazen eleştirildi.  Bazen tek adamlık gibi bazen de inatlık gibi yorumlandı. Hiçbiri doğru değildi. Biz onun doğru olduğuna inandığımız için o işi yaptık. O yüzden orda da belli bölgelerde yine sizler izlemişinizdir. Üniversitede arkeolojiyle ilgili gerçekten çok değerli hocalarımız, çok sayıda öğrencimiz orda elleriyle adeta iğneyle o toprağın çok önemli kısmını kazarak çalışma yaptık. Nerde ne yapacağımızı bilerek çalışma yaptık. Makineyle çalışma yapılması gereken yerde makine ile çalışma yaptık, iğne ile kazmamız gereken yeri de iğne ile kazıyarak yaptık. Yani bilinçsiz bir çalışma yapmadık. Bunu farklı yerlere kasıtlı veya bilinçsizce çekenler olmuş olabilir ama yapılan işte ortada, geçmişte nasıl yapıldığı da ortada. Bunların arşivlerde kayıtları da ortada tabii ki orası bir tarihi bölge ve tarihi alandır. Sadece üsteki gözükenler değil onun altında da bir takım tarihi varlıkların olduğunu düşünerek orda yapılan çalışmaların bilimsel, tekniğine uygun yapılması gerekir. Bu araçla yapılması gerekiyorsa makineyle yapılması gerekiyorsa öyle yapılmalı. Ama araç sokulmaması gereken yerlerde de usulüne ve adabına göre yapılmalıdır. Biz onu yaptık. Artık daha sonra ki süreçle ilgili dediğim gibi yorum yapmak bize düşmez. Orhan Karahan: Şu an hazırlattırılan yeni imar planı var bu yeni imar planı ile beraber yıllar içerisinde yapılacak tüm tadilatlarda yetkinin ihaleyi alan plancının uhdesinde bırakılması ile şehir adeta ipotek altına alınmıştır. Plancıdan muvafakat alınmaması, ihtiyaca binaen yapılacak en ufak imar tadilatlarında söz hakkının tamamen plancıda bırakılması yerel yönetimleri plan tadilatı konusunda etkisiz hale getirmeyecek midir? Bu da yapılan tadilatlarda plan müellifine yüksek ücretler ödemek zorunda kalınacağını göstermiyor mu?  Bununda göz ardı edilmeyerek imar planı ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyim? Sami Aydın: İmar revizyon planı Sivas için önemli bir projedir. Çünkü Sivas?ın en son yapılan planı 80?li yıllarda yapılmıştır. O günden bugüne ciddi bir değişim yaşanmış ve bugün ihtiyaca cevap vermiyor. Bu günde sürekli belediye meclisi Sivas?ta yapılaşmayı sürdürmek adına tadilat yapmak zorunda kalıyor. Sürekli sizin sorgulanmanıza vesile oluyor. Yaptığımız birçok imar tadilatlarını yolsuzluk gibi yansıttılar. Çok yanlış kesinlikle bizim her yaptığımız işlem nettir somuttur ve Sami Aydın dönemi çok şeffaf açıktır. Ama Sivas?ta inşaat sektörünü tıkamamak adına onlar yapılmak durumundadır. Ne zamana kadar? Yeni revizyon sonuçlanana kadar.  O yüzden tadilatların önüne geçmek adına Sivas?ta hangi önemli proje gündeme gelirse gelsin karşınıza arsa problemi çıkıyor. Çünkü neyin nereye yapılacağı imarda belli değildir. Hâlbuki bir şehirde otelde yapacaksınız, kütüphanede yapacaksınız, okulda yapacaksanız bunların yeri imarınızda belli olmalı.  Sonradan A yerini iptal ederek bir başka tesis yapmamalısınız. Çünkü o imar planları yapılırken o şehrin alt ve üst yapısı geleceği hesap edilerek yapılmalıdır. Bunu yaparken şehirde bu konuda uzman olan, fikir sunabilecek meslek odaları, sivil toplum kuruluşları şehrin kanat önderlerinin bu konuya yaklaşımı alınmalıdır. Bunların hepsini bir bütün olarak da Sivas?ın geleceği ortaya konmalıdır. Bunlar yapılamaz ise dışarıdan Sivas?ı tanımayan, Sivas?ın gerçeklerini bilmeyen, Sivas?taki kişilerin görüş ve önerilerini dikkate almayan bir çalışma yapıldı ise bu defa o ihtiyacı gerçek anlamda karşılamaz. Sadece görüntü olarak bir iş yapılmış olur. İfade ettiğiniz gibi geleceğe yönelik bir takım çalışmaların önünü tıkayabilir. Telif hakkı söz konusu olur. Bir adım atacağınız zaman belli bir süre o proje muhalifinin onayı ve izni gerekir. Ama onay ve izin verecek müessese Sivas?ın gerçeklerini, insanlarıyla ve bu konuda fikri olan kişilerle tartışarak bu projeyi hayata geçirmiş olsa zaten çok büyük problem olmaz. Kamuoyundan gördüğüm kadarıyla bu alt yapının ve önemli proje hazırlanırken Sivas ile paylaşma noktasında biraz ketum davranıldığını görüyoruz. Bunun kesinlikle doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü çalışmada bazı uygulamaların yani bir Kızılırmak?ın güneyinde ki bizim zamanımızda da koyduğumuz sahil yolu, ana yol var birde o yolu atlıyorsunuz üniversitenin arkasından bir ana yol var. Üniversitenin arkası zaten dağlık, Karşıyaka?nın arkası zaten belirlidir. Yani tamamen Sivas?ı tanımadan incelemeden yapılmış bir uygulamadır. Umarım eksikler hatalar tartışılarak giderilir. Çünkü imar revizyon planı doğru yapılırsa Sivas için önemli proje, yanlış yapılırsa Sivas?ın geleceği değil bugününü de tıkayacak bir projedir. Bildiğiniz gibi imar revizyonunu biz başlattık. Halihazır haritalarını çıkarttık, bütün şehirde ki binaların tek tek ölçümleri yapılarak, fotoğrafları çekilerek durum tespiti yaptık. Hem mevcut Sivas?ı, hem de Sivas?ın genişleme alanlarını içerisine alan çalışmayı o dönemde iller bankasının katkısı ile 7 milyonluk bir yatırım yapıldı. Aksu kadar bir yatırımdı sadece bizim yaptığımız. 2005 - 2008 yılları arasında bu alt yapı çalışmaları tamamlandı ama işin en önemli kısmı en son kısmıydı ve o bu döneme kaldı. Bunun bu dönemde devam ettirilme iradesini doğru buluyorum ama doğru yapılmak kaydıyla. Usulüne uygun, Sivas gerçeklerine uygun yapılmak kaydıyla ve birde şu eksikliği görüyorum. Lokal lokal çalışmalar var. Bu çalışma öyle olmalı ki Sivas?ta belediye mücavir alanı içerisinde bir metre kare dahi adı soyadı olmayan belirsiz toprak olmamalı. Yeşil alan mıdır, yol mudur, ticari alan mıdır, konut mudur bunların belli olmasıdır. Ama ben bakıyorum lokal lokal alınmış arada boşluklar var. O zaman bu revizyon Sivas?ın ihtiyacını karşılayacak bir revizyon olmaz. Umarım bu süreçte onlar düzeltilir. Orhan Karahan: Başkanım yine sizin döneminizde yapılan ve o günden beri gündemden düşmeyen Karşıyaka köprüsü ve planı, projesi nasıldı? Bugün nasıl olacak? Köprü çıkışından Karşıyaka bölgesine planlanan 3 tane yolun olduğu bir bölgenin mutlaka geleceğe büyük bir yansıması olacaktı. Şu an tek yol yapılmış durumda gerek bu konu ile ilgili gerekse köprünün çevre yoluna bağlantı yolunun durumu ile ilgili neler söylemek istersiniz? Sami Aydın: Karşıyaka köprüsü ile ilgili bizim düşüncemiz 2004 öncesi yani benim ilk belediye Başkanı adayı olduğum süreçte belki o dönemde çok dikkat çekmemiş olabilir. Taahhüt ettiğim bir projeydi. Çünkü Karşıyaka konum itibariyle çok güzel bir yer. Kızılırmak?a ve şehre göğsünü açmış çok önemli bir yerdir. Ancak 1960?lı yıllarda mahalle oluşmasına rağmen 2000 hatta 2010?lu yıllara geldik hala Karşıyaka gece kondu statüsünde bir yerde. Ulaşım açısından arada Kızılırmağın olması ve demir yolunun geçiyor olması iki aracın yan yana geçemeyeceği tarihi köprünün Sivas?a bağlanmış olması ulaşım sorununu da beraberinde getiriyordu. Demiryolunda hemzemin geçitte meydana gelen kazalarda çok sayıda mal ve can kaybının olduğu sürekli basın yolu ile kamuoyuna yansıyordu. Bu gerçeklerden yola çıkarak biz dedik ki belediyeye geldiğimiz takdirde Karşıyaka köprüsünü yapacağız. Yani şehirle Karşıyaka?yı birleştireceğiz. Bunun sadece oraya köprü yapılmasından öte doğru tespitlerin yapılması gerekiyordu. Doğru yere projenin yapılması gerekirdi. Biz bu projeyi nereden yapabiliriz şeklinde uzun süre bu konu üzerinde çalışmalar yaptık. Bu çalışmaları yaparken en doğru yerin Sivasspor tesislerinin olduğu bölgeden hemzemin geçit problemini de aşarak Karşıyaka?yı Sivas?a bağlamak şeklinde düşündük. Tabii Karşıyaka denildiği zaman bir mevcut Karşıyaka ve Esenyurt, Akevler kısmı var. Eski Kayseri yoluyla yeni Kayseri yolu arasında ki bölgeyi algılıyoruz. Bazıları ise böyle algılamıyor Karşıyaka?nın hangi köşesinde oturuyorlarsa o kısmını Karşıyaka olarak algılıyorlar. Bizim algılamamız gereken mevcut mahalle ve tamamıdır. Bu alanı şehre en kısa yolla nasıl bağlarız diye düşündük. Bu kapsamda Gazi Lisesi?nden Karayollarına inen Zübeyde Hanım Caddesi var. O kavşaktan direk olarak Karayollarını ikiye bölerek Karşıyaka?ya geçmenin ki o dönemde gerek Karayolları Bölge Müdürümüz, Ulaştırma Bakanımız ve Müsteşarımız Habib Soluk gerekse kamuoyuna açıklanmamış olsa da Bakanımızla da görüşülmüştür. O yolu böylelikle İstasyon caddesine bağlayabileceğimizi gördük. O şekilde projemizi geleceğe yönelik planladık. Karşıyaka köprüsünün yerini de bu mantıkla tespit ettik. Kaynak Özel idareye aktarıldığından özel idare kanalıyla yeni köprü yapıldı. Köprünün Karşıyaka tarafında ırmağa300 metremesafede sahil yolu dediğimiz üniversitenin de altından geçen mevcut İşhan TOKİ?nin orda organize sanayiye kadar bağlanacak olan bir yol çalışmasının da bir bölümünü imara işledik. Köprüyü bitirdik imarını belediye süresince onaylandı ve resmileşti. Seçim dönemi geldi. Köprüden sonra ki süreç uzaması veya Karşıyaka?nın bir bölümüne yönelikmiş gibi gözükmesi projenin diğer kısımlarının yapılmamış olmasından kaynaklanıyor. Zaman zaman Karşıyaka mahallesinde yine bilinçsiz bir şekilde orda köprünün yeri yanlış diye bize çok eleştiriler yapıldı. Köprünün yeri % 100 doğru. Şunu savuna bilirsiniz. Ona ben itiraz etmiyorum. Mevcut köprünün yanına, yani yanına derken orası tarihi bir yer olduğu için uygun bir yere yaklaşık 10-15 tane köyün bağlantı yolu orası. Oraya yeni bir köprü yapılma ihtiyacı olabilir, onu saygı ile karşılıyorum. Ama Sivas Belediyesi açısından ve Sivas merkez açısından olayı değerlendirdiğimiz zaman olması gereken köprü o bölgedir, doğru yerdedir. Diğer tarafa sadece köyler için artı bir köprü yapılabilir. O da zaten Özel İdare?nin ilgi alanına girer, belediyenin dışındadır. Gerek görülürse ilerde yapılabilir. Orhan Karahan: Gözlemlediğim kadarı ile en acil sorunumuz şehir içi trafiğinin yoğunluğu ve park alanının olmaması. İlk etapta çözülebilecek, çözülmesi gereken konu bu. Sizin o dönem bu noktada yaptığınız ne gibi çalışmalar vardı? Bundan sonra ne gibi çalışmaların yapılması daha doğru olur? Sami Aydın: Sivas 300 bin nüfuslu bir şehir. Şehirleri incelediğimiz zaman dünyada en ideal şehirlerin 250-500 bin arasında olduğunu görürsünüz. Trafik problemi olmaz ve aşırı bir yoğunluk olmaz her şeyiyle ideal şehir ölçeği 200-500 bin arasıdır. Sivas zaten bu ölçeğin ortasında olan bir şehirdir. Sivas?ta trafik problemi oluyorsa bu şehrin problemi değil. Bu yöneticilerin eksikliğidir. Sivas?ın problem yaşama ana nedeni şudur. Trafik açısından, kuzeyde Alibaba ve Mevlana mahallesi, batıda Kümbet, kuzey batıda Esen tepe, Fatih ve doğuda ise Kılavuz mahalleleri var. Doğuyla batıyı bağlayan bütün yollar, güneyle kuzeyi bağlayan bütün yollar güzergâhlar kent meydanında toplanıyor. Yanlış olan bu ve bunun ortadan kaldırılması gerekiyor. Eğer siz Kılavuzu, Fatih mahallesine, Kümbet?e, Esentepe?ye Meydana ihtiyaç duymadan yukarıdan baypas yapacak şekilde bağlarsanız orda ki trafik yükü ciddi şekilde azalır. Güneyde bu sorun az, çünkü Turgut Özal bulvarından Yenişehir önünden batıya doğuyu bağlıyorsunuz ama Kuzeyde öyle bir bağlantınız yok. Öncelikli olarak bunun çözülmesi lazım onun için biz bir proje sunmuştuk. Mevlana kavşağından Aydoğan?a arazi yapısından dolayı Askeriyenin altından bir tünel ile bağlantı yapmayı ve yapmanın gerekliliğini ifade etmiştik. Öyle bir bağlantı yaptığınız zaman Alibaba, Kılavuz bölgesinden batıya kuzeye diğer mahallelere gidecek trafik yükünü meydandan almış olursunuz. Bu olmazsa olmaz Sivas adına bir adım olarak düşünüyorum. Ya da buna alternatif çözüm üreteceksiniz. Yani tünelle geçmezsiniz de farklı bir yolla yaparsınız. Ama biz en ideal çözümünün bunun olması kanaatine varmıştık. Bunun gibi şehir merkezinin yükünü azaltacaksınız. Bu tür projeler ve şehir merkezinde olan kamu binalarını farklı alanlara dağıtarak yükü azaltırsınız. Belediye?nin oradan kaldırılması lazım bana göre, Adliye kalkacak ve diğer orda olması zorunlu olmayan kamu binalarının da kaldırılması ile olacaktır. Ondan sonra şehir merkezinden otopark problemi var ve bunu çözmeniz içinde o merkeze hitap eden dairenin etraflarına yeteri sayıda otopark yapacaksınız. Biz geçmiş dönemde 3 tane okul yerini tespit etmiştik ve o dönemde Valimiz Hasan Canpolat idi. Gerçekten Sivas?a çok katkısı olan bir validir. Ben Sivaslı olarak kendisine çok teşekkür ediyorum. Hasan Canpolat valimizle biz oturduk ve bunları değerlendirdik. Bunların bir tanesi Şemsettin Sirer ilköğretim okulu, Cumhuriyet İlköğretim okuluydu bu iki okul artı Çocuk Esirgemenin olduğu Yurt vardı. Biz bu 3 noktayı katlı otopark planlamıştık. Okullarla ilgili anlaşmamızı, protokolümüzü imzalamıştık. O okulların karşılığına da Valiliğin ve Milli Eğitim Müdürlüğünün gösterdiği yere biz okul yapma talibinde bulunmuştuk. Daha sonra yerine gelen Valimiz Veysel Bey buna sıcak bakmadı o protokolümüz iptal oldu. Dolayısıyla otopark çalışmalarını yapamadık. Bunlar tabii ki atılmış bir iki adımdı. Yeterli değildi ve bunun gibi birkaç alanı merkezde otoparka çevirdiğiniz zaman şehir merkezinde yaşanan otopark sıkıntısının tamamen ortadan kalkmaması için hiçbir neden yoktur. Çok zor değil bunlar aslında çok kolay ama biraz tabii ki irade koymak gerekiyor. Birazda mücadele etmek gerekiyor ama maalesef 300 bin nüfuslu yerde Sivas?ta trafik sorunu ciddi şekilde var. Özellikle ramazan da belli saatlerde ve mesai çıkışlarında yani bunlar şehrin sorunu değil bizlerin problemi diye düşünüyorum. Orhan Karahan: Hedef projelerinizden en çok dikkatimi çekenler, Mevlana kavşağı ve Menderes Caddesi arasında bağlantı yolu, yeni açılacak yollarda toplu taşıma arterleri oluşturulması ve metrobüs projesi, Kızılırmak projesi ki bence Kızılırmağın şehre katılması adına önemli bir proje. ?İçinden nehirler geçen? başlıklı bir yazı yazmış Avrupa da bunların uygulandığı şehirlerden örneklerini vermiştim. Kale ve Kent Müzesi projeleri, birde Hayat Ağacı ve Gıda Bankası projeleri? Sami Aydın: Gıda Bankasının sistemi hala Türkiye?de ve dünyada tek ve en ideal sistemdir. Şuan ki belediye bunu koruduğu için onlara da teşekkür ediyorum. Türkiye?de ve dünyada en ideal sistem bugüne kadar kurulalı yaklaşık 7 yıl oldu. Hala üzerinde sistemle ilgili bir aksaklık yaşandığını duymadım. Ama o sistem sıfırdan bizim zamanımız da kuruldu. Orhan Karahan: Alt yapı sorununu 5 yılda çözeceğinizi ifade etmişsiniz? Sami Aydın: Çözdük ama Sivas?ta eksiklikler olmasına rağmen doğalgaz komple geldi. Sivas?ta su sorunu eski İstanbul gibi bariz bir sorundu. Ama artık hiç kimse bu sorunu konuşmuyor. Baraj yapılmadan biz onları çözdük. Alt yapıda ki asbestli boruların önemli bir kısmını değiştirdik. Bugün Sivas?ta yağmur yağdığı zaman artık evleri su basmıyor caddeler deniz gibi olmuyor. Eğer logarların önünü açmazsanız ona bir şey diyemem. Ama Türkiye?nin birçok büyük şehirlerinde yağmur yağdığı zaman can ve mal kayıpları oluyor. Sivas?ta bunlar olmuyorsa bu 5 yıllık dönemde ki çalışmalardan dolayı olmuyordur. Orhan Karahan: Projeleriniz içinde Aksu?nun tamamlanması ve Paşabahçe mesire alanında yapılacak çalışmalar, yine söz verdiğiniz ozanlar parkı ayrıca Karşıyaka, Gültepe, Kılavuz ve Tuzlugöl?de bölge park projeleri vardı.  Yine yukarı tekke mezarlığında bir taziye evi projesi, seçim sürecinde vaat ettiğiniz projelerden bazıları idi. Sami Aydın: Bütün cenazeler Ulu Camiinden kaldırılıyor, Ulu cami merkez. Oradaki yollar çok dar. Şu şekil bir planlama yapsanız ki biz yukarı tekkeye yeni bir cami yapmayı düşünüyorduk. Sivas?ta her vatandaş, istisnalar olabilir. Kenar mahallelerden özellikle kendi namaz kıldığı camilerden cenazesinin defnini isteyebilir. Ama genel olarak Sivas?ta cenazeler Yukarı Tekke?de kılınır, yıkanır defnedilir ve taziyeler kabul edilir.  Bu sayede de şehir merkezinde ki Ulu Cami etrafında öğlen saatleri ve ikindi saatleri yaşanan trafik sorunu olmaz. Vatandaşımız bilir ki cenaze varsa cenaze namazı Yukarı Tekke mezarlığında kılınıyor. Cenaze namazına katılmak isteyen katılır, taziyesini vermek isteyen verir.  Aslında bunlar zor işler değil. Biz bu nedenle taziye evini Yukarı Tekke mezarlığına düşündük. Bu bölgeye bir de cami projesi düşündük. Camiyi de buraya yaparak bütün cenazelerin yukarı tekkeden kaldırılmasına teşvik edecektik. Zorunlu olmayacaktı ama teşvik edecektik. Orhan Karahan: Peki bu 22 proje Şayet seçilseydiniz şu an mevcut başkanımız siz olsaydınız, 5 yıllık sürede tamamlanabilir miydi? Sami Aydın: Yine konuşmamın başında verdiğim cevap bunu teyit eder. Biz eğer 22 projeyi faaliyete geçirmeye söz vermişsek emin olun onu en az 2 katına çevirirdik. Kesinlikle hiçbir sözümüzü kamuoyunun hoşuna gitsin diye vermedik. Söz verdiğimizi % 100 yapacağız diye söz vermişizdir. Ama tereddüt duyduklarımızı kamuoyu ile hiç paylaşmadık. Onları da zaman içerisinde ilave edeceğiz diye düşünmüşüzdür. Benim siyaset anlayışımda yapacağımı taahhüt ettiğimi şartsız yerine getirmek mantığı esastır. Eğer biz onları buraya koymuşsak bunlar %100 yapılacak diye koymuşuzdur. Böyle bir imkânı olsaydı tabii Allah bilir, ama ben niyetim olarak söylüyorum, %100 yapmayı taahhüt ettiğimiz projeler olacaktı. Orhan Karahan: Ben yine Sivas?ın 2 önemli projesi olarak Kale evlerini ve Kızılırmak?ı görüyorum. Bu konularla ilgili son olarak sizin döneminizde ne yapılacaktı ve neler hedefleniyordu? Sami Aydın: Kızılırmak zaten bizim üzerinde çalıştığımız ve önem verdiğimiz bir proje idi. Ama tabii ki büyük bir proje. Biz bunu etaplar halinde belli bir bölümünü belki yapacaktık. Daha sonra projesi hazır olacaktı ve diğer gelen belediyede onu devam ettirecekti mantığı ile düşündük.  Belli bir projeyi yapıp kamuoyuna sunmak en önemli kısmıydı.  Bunu bu dönem planlamıştık. Kızılırmak?ın belli bir kısmını 1-2 kilometre olabilecek şekilde çevre düzenlemesini imkânımız ve bütçemize göre hayata geçirecektik. Bunu yaparken tabii belki Sivas?ın şu an hiç sorun olarak görmediği, belki de basının da hiç dile getirmediği Kızılırmak ile ilgili çevresinde önemli bir sorun daha var. Toki yapıldı.  Üniversite o bölgede ve Karşıyaka Mahallesi, Ak evler ve o bölgede yapılan küçük çaplı evler var.  Ciddi bir şekilde kanalizasyon problemi var.  Birçoğu foseptik şeklinde o sorun çözülüyor. Mecburiyetten dolayı Kızılırmak?ın güney kısmı TOKİ?den Karşıyaka?ya kadar hatta arıtma tesisinin karşısına kadar bir Kanalizasyon hattın yapılması lazım. Bütün atıkların o kanaldan arıtma tesisine ulaştırılması gerekiyor.  Şu an da yine Kızılırmak kirletiliyor. Bu da gerekli ve önemli bir projedir. Şimdi siz bunu yapmadan üstünde düzenleme yapamazsınız. O projeyi yapmakta ciddi bir maliyet gerektiren projedir. Bunların bir bütün olarak düşünülmesi gerekir. Biz hiçbir zaman şunu hedeflemedik. Üstünü yapalım ve görüntü kısmı temiz olsun altını gelecekte birileri yapar. Biz onu yapmadık. Neye ihtiyaç varsa onu bir bütün olarak düşündük. Tabii böyle olduğu zaman belki 1 kilometresi ya da 2 kilometresini ama bir bölümünü hayata geçirip en azından Sivas halkı şunu görecekti. Kızılırmak bu şekilde komple düzenlenirse Sivas?a mükemmel bir görüntü katar. Üniversite için gerekli ve önemliydi. Kale projesi farklı bir proje ve onunla ilgili de o dönemde alt yapı çalışmalarımız çok oldu. Dediğim gibi bu projelerin hayata geçirilmesi birçok şeyi beraberinde taşıyarak maddi boyutuna getiriyor.  Maddi boyutun ötesinde birçok gelişmelerin olması lazım. En büyük sorun oradaki mülkiyet sorunuydu. Bizim orada ki sistemimiz farklıydı. Şu an ki belediyemiz kamulaştırma yolunu benimsedi. Belki attığı adımlarda var. Ama benim düşündüğüm sistem kamulaştırma bedeli olmaksızın çözmekti. Gerekli görüşmeleri TOKİ ile de yapmıştık. Orada ki mülkiyet sahibinin sayısını çıkararak onları Sivas?ın farklı bir bölgesinde TOKİ konutu olarak 150 tane hissedar olduğunu varsayalım.  Biz farklı bir bölgeye 200-300 konut yaparak oradaki mülkiyetlerinde değerlerine göre TOKİ evleri ile orayı takas etmeyi planlamıştık.  O şekilde çözümün daha kolay olacağını düşünmüştük. Bu dönem o yolla biz Kale projesini çözeceğimizi ön görmüştük. Ama şu anda farklı bir yöntem ile yola devam ediliyor. Umarım sonuç başarılı olur. Orhan Karahan: Önümüzde yaklaşan, yerel yönetimlerin seçileceği bir seçim süreci var, tekrar aday mısınız? Sami Aydın: Kesinlikle şu an öyle bir şey söylemek doğruda değil, mümkün de değil. Benim için gerçekten doğduğum büyüdüğüm şehre hizmet etmek büyük bir onur. Bu imkânı bana tanıyanlara tüm Sivas halkına teşekkür ediyorum. Bizde bunu en iyi şekilde değerlendirdiğimizi düşünüyorum. Bugün kamuoyunda da bu kanaat hâkimdir ve onu da görüyorum. Eğer bu şehre tekrar hizmet etme imkânım olursa yine elimden geleni yaparım. Şehrin bana ihtiyacı olduğu sürece de her türlü hizmeti yapmaktan kaçınmam. Siyasetin birçok dengeleri var. Seçimlere bir yıldan fazla bir süre var. Bugün net bir şey söylemek kesinlikle doğru olmaz. Geçtiğimiz seçim Sivas adına ve benim adıma en büyük tecrübedir.  % 100 seçimlerimiz garanti görünürken, bütün anketler ve sonuçlar açık ara net iken üç günde Sivas?ta farklı bir gelişme olmuştu. Bu yüzden bunları yaşamış biri olarak bir yılı aşkın bir sürenin olduğu dönemde net bir şey söylemek çok gerçekçi olmaz. Benim de gerçekçi olamayan bir durumda net bir şey söylemem doğru olmaz. Dediğim gibi Allah bunu bana nasip etti. Bundan sonra Allah tekrar bana nasip eder ya da etmez bilmiyorum.  Benim adıma önemli değil ama esas olan Sivas adına doğruların yapılmasıdır. Belediye Başkanlığı bir şehir için çok önemlidir. Bu iş vizyon sahibi gerçekten konusuna hakim ve şehrin geleceğini planlayan kişiler olmalıdır. Yani rastgele birini deneyemezsiniz. Başarılacağına % 80 - % 90 ve en az % 70 emin olacağınız alternatifler üretmelisiniz.  Bu işi benden daha iyi yapacak biri çıksın seve seve destek olurum. Ama bu dönem bunu deneyelim diğer dönem de diğerini deneyelim olmaz. Böyle bir şey Sivas?ı ilerletmez geri götürür. Sivas için doğru olan neyse o olmalı.  Bizler bir ferdiz. Katkı sunmamız gerekirse sunarız. Bu işi yapacak gerçekten işinde uzman birileri olursa mutlu oluruz. Kesinlikle ben olayım diye bir tutku olmaz.  Sivas?ı gerçekten ileriye taşıyabilecek bir vizyona sahip belediye başkanının olması gerekir. Orhan Karahan: Başkanım yoğunluğunuz içerisinde bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Sami Aydın: Sivas?lı hemşerilerime sizin aracılığınızla ulaşma imkanı verdiğiniz için ben teşekkür ederim. Söyleşi: ORHAN KARAHAN

Anahtar Kelimeler: 0