HAYATTAN DERS ÇIKARMAK

HAYATTAN DERS ÇIKARMAK

HAYATTAN DERS ÇIKARMAK

Kişisel farklı düşünceler içinde yaşadığımız şu hayatı, gerçek anlamıyla kendimiz dahil, hiç kimseye yaşatamıyoruz?

Yaşantımızda üstünlüğümüzü sağlamak için, bu yüzden hep karşımıza karamsar tabloları çıkartarak ve karmaşalar yaşayarak alacağımız tepkilere rağmen kendi çıkarcılığımızı, hep ön planda tutuyoruz. Ne pahasına olursa olsun diyerek. Bu tarz düşünceler içinde, bu konularla ilgili gerginlikler hayatımızda hep süre geliyor ne için acaba?..

Olumsuz riskleri göze alarak kendimiz dahil, herkesin acı çekebileceğini düşünmeden nice hatalara sebebiyet veriyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Adana?da iki aile arasında yaşanan vahim bir sonuç, insanlığımızı maalesef ikinci plana düşürüyor. Aslında bu gibi olaylar, birçok şehirde ve birçok aileler arasında yaşanmakta?

Gün geçtikçe daha da artan bir şekilde gündeme gelmektedir. Bu kadar mal, mülk ve para canlısı olmuşuz ki. Hayat, yaşadıkça güzelleşen bir mucize gibi, ama bizler bunu görmekten korkarcasına aciz hale geliyoruz.

Yaşamak için para önemli, fakat bir yandan da bizi biz olmaktan uzaklaştırıyor. Ve çıkarcı bir insan haline getirdiğinde ise insanlığımızı unutuyoruz, bize yakışmayan hareketlerle.

Böyle bir zihniyetle yaşayarak hep saygınlığımızı kaybetmeye mahkûmuz. Bu hayatta yaşananlardan ders almak yerine, hep olumsuz bir şekilde başkalarına ders olmaya çalışıyoruz nedense?..

Hayatta her zaman, her şey para demek değildir. Bazı şeyler vardır ki, manevi değeri parayla ölçülemez. Bu gibi duyguların ne kadar farkındayız acaba?..

Hayatta geçirdiğimiz her an değerlidir. Yaşamdan zevk almak, hayatı anlamlı kılmaktır. Ruh için ve benden için bu önemli?

İş ki hayata farklı bir pencereden bakabilmektir cesaretle. Farklılıkları görebilmek yaşamak için?

Şöyle dönüp kendimize bir bakabilsek, hayatımızın analizini yapabilsek. Ortaya ne ilginç bulgular çıkar. Sözlerim biraz tuhaf karşılanabilir ama gerçekten tam anlamıyla, hayatımızı güzel yanlarıyla yaşayamıyor ve yaşatamıyoruz ki. Ne için acaba, bunları kendimize hiç soruyor muyuz..

Yaşantımızı, saygınlığımızı ve en önemlisi insanlığımızı biraz daha iyi bir noktaya getirmek ise bizlerin elinde. Hayatı ve insanları kazanmak varken, oysa tam tersine yanlış bir şekilde, kaybetmeye meyilli hale getiriyoruz her şeyi. Hem de en büyük zararı kendimize vererek.

Kalbim ve kalemim, duygularımı anlatan sitem dolu bu sözlerim. Yaşanası şu ömrümüzü tadında yaşayamadığımız için eyvah ediyor?

Bir kelebeğin ömrü üç gün derler, üç günlük ömründe kendince ne güzellikler yaşar, çiçekten çiçeğe.

Bizler ise, insanoğlu olarak, hep bir yanımız eksik kalıyor. Bu ömrü tadında ne üç gün, ne de seneler içinde tam anlamıyla yaşayamıyoruz. Çıkarcılığımız olduğu sürece, bencilliğimiz bizden önde gidiyor.

Gel de yazma bunları, yaşanan olaylara baktıkça, gündemin yoğunluğu bazı anlar yüreğimi yoruyor. Bunca acılar ve haksızlıklar yaşanırken, ne acıdır ki, yaşatılırken çıkar uğruna birbirimizi gözden çıkartma pahasına, adına yaşamak diyoruz!..

Bu şekilde zaman içinde ilerledikçe, kaybedecek daha fazla çok şeyler kazanıyoruz, farkında olalım ya da olmayalım?

Hayatın anlamı bu olmamalı, ne kendimize ne de başkalarına haksızlığı reva görmeden, şu üç günlük ömrümüzü tadında yaşamayı bilmeliyiz...

Yaşamayı Unutmuşuz

Sevgiyle yaşamak, yaşatmak varken

Neden, hüzünleri yaşatıyoruz kendimize?

Şu üç günlük ömrümüzde, ne kadar yaşayacağımız meçhulken

Karamsarlık deryası içinde, sebepsiz bocalıyoruz

Dünya malı, parası derken nice güzellikleri unutmuşuz

Bizlere yakışan, insanca yaşamak ve yaşatmak varken

Gören gözlerimize şükredeceğimize, çoğu şeye göz yummuş, es geçmişiz

Kardeş, kardeşe düşman olmuş, sevgimizi hırsımıza feda edercesine

Kazanma hırsı derken, kaybettiklerimizin hesabını yapamamışız

Yürekleri burkan, bunca acılara değer mi dercesine?



Anahtar Kelimeler: 0