HAYATIMIZIN YOL HARİTASI

HAYATIMIZIN  YOL  HARİTASI

HAYATIMIZIN YOL HARİTASI

İmralı ile aramızda mekik dokur hale geldik. Sonuç olarak ise hangi sorunun çözümüne gerçek bir cevap niteliğini taşıyan, hangi cevap bulunabilindi?

Sorularla dolu gelgitleri yaşıyoruz hep, nereye kadar acaba bu böyle sürüp gidecek? Sorunlarımıza çare bulunmadığı sürece sorular hayatımız boyunca karşımıza çıkmakta devam edecek?

Aklıselim düşünülmedikten sonra aranan cevaplar, karşımızda olsa bile bunları hep çoğunlukla es geçiyoruz. Değişmez bir kuralmış gibi. Böyle geldi, böyle gider hesabı içinde yaşamaktan ruhumuzda, bedenimizde yeterince yorulmadı mı?

Milletin vekili olarak nitelendirdiğimiz Milletvekillerimiz, her gündeme gelen konular içerisinde, bir türlü münakaşadan vazgeçemiyorlar. Türkiye?nin gidişatı içinde yaşanan olumsuz durumlara cevap bulmak, bu kadar zor mu?

İmralı?ya en sonunda 4.Heyet?te gitti, geriye ne kaldı acaba 5. Heyet mi? Bir benzetme yaparak, bu durumu şöyle nitelendiriyorum. Tiyatroda gösterime giren oyunlar vardır. Perde perde oynanır. Ama bir farkla, her oyun bir sonuca bağlanır. Oysa Türkiye gündeminde yaşanan daha doğrusu oynanan bir dolu oyunlar, bir türlü sonuca bağlanamıyor?

Bu gidişat böyle devam ettiği sürece kendimizi hep dar bir çerçeve içinde bulmaya nasılda meyilli hale geliyoruz. Akla ve mantığa uygun konuşulmadıkça ve eyleme geçilmedikçe, her bir söylenen söz kifayetsiz kalır. Her siyasi polemikler de söz düellosu haline gelmeye de devam eder. Milletvekilleri münakaşanın ve kavganın odağı oldukça, iyi çözüm üretirler bu gidişle.

      Akil İnsanlar Kurulu seçilerek, bölge dağılımı yapıldı. Halkı bilgilendirmek ve barış sürecine ilişkin ve de toplumsal desteği arttırmak amacıyla başlanacak olan bu çalışma. Bakalım, bu çözüm süreci içinde ne derecede bu düşüncelerle ağırlığını ve etkisini gösterecek?

      Çözüm sürecinin 1.aşaması geçildi sayılır. Bundan sonraki gidişat yaşananlarıyla nasıl bir görüntü sergileyecek ve yol haritası belirleyecek. Hep beraber yaşayarak göreceğiz bakalım, hayallerimizin ve bunun yanı sıra tereddütlerimizin ötesine geçebilecek miyiz?

      Tereddütlerle yaşıyoruz bazı bazı. Keşke söyleyebilsek düşüncelerimizi dürüstçe birbirimize ama kırıcı olmadan insanca; samimiyetle bakabilsek en evvela kendi içimize.

      Her bir ana fikir ve o ana fikir etrafında söylenen her cümle üzerinde, aklımızın farklı boyutlarını gerçekten doğru bir şekilde yürürlüğe koyabilsek. Kapalı anlamlar içermeden ve açık sözlülükle ve de akıllarda soru işareti bırakmadan, ah bir bunu başarabilsek!..

      Hükümet hayallerini, hedef olarak belirledi ama bu hedefler ne dereceye kadar etkili ve kalıcı olacak? Huzurlu bir Türkiye? ye ulaşabilme hedefleri, yarınlarımızın temelinde dilerim net bir şekilde sağlamlığı sağlayabilir.

      Gizemli ve engebeli bir yoldur, sık sık yürüdüğümüz karşımıza çıkan dönemeçleriyle. Zaman zaman bu dönemeçler ki, bizlere bu zorlu halleri yaşattırıyor. Belki de bu yüzden hemen değişemeyişimiz.

      Doğrusunu söylemek gerekirse, rumuzda öyle bir uçurum açılmış ki. Yaşananlarıyla, gördüklerimiz bunu teyit edercesine, aklımızda tahminimizden daha fazla soru işaretleri bırakmış meğerse.

      Türkiye?de bazı şeyler zordur. Gündemi takip ederken, bu yetkin fikirler bende daha bir ağırlık kazanıyor. Aynı hadiseleri döne döne zihnimizde yaşıyoruz, sanki devir daim yaparcasına. Yaşanmış bir hadisenin üzerinden, seneler geçmiş olsa bile.

      Her şeyin bu kadar ciddi ve yoğun tartışmalı olduğu sorunlarla, beraber bir toplumsal ortamda yaşıyoruz. Ve zaman o kadar hızlı geçiyor ki, bizde tarihin bu akışkanlığından nasibimizi alıyoruz.

      Görünen o ki, bu çözüm süreci önümüzdeki günlerde daha çok konuşulacak. Konuyla ilgili yoğun tartışmalar içerisinde. Hem de çok ve hem de doğru bilgi birikimi olmazsa, ortaya pek çok sorunlar çıkacağını da biliyoruz. Soruların ve çözüm sürecinin cevabı her olursa olsun, gerçek bir anlamı değeri olan kalıcı olacak. Olmayansa silinip gidecek bir gün. Bunu çok net bir şekilde görebilmekteyiz. Lâkin bu gerçeğin ne kadar farkındayız bilemiyorum?

      Anlamamız gerektiğini düşünüyorum artık, bu gidişat içinde gelişen olaylarıyla ve yaşananlarıyla tabii anlayana, iş ki anlayana!..

      Halkın sözcüsü olan, Meclisin ileri gelen şahsiyetleri ( Milletvekillerimiz. ) Daha geniş bir anlatımla diyebilirim ki. Türkiye?nin gündemine oturmuş, ana sorunlara çare arayacaklarına. Her geçen gün yoğunlaşan isteklerine ve şahsi imtiyazlarına dokunulmazlık  seçeneklerini üreterek, daha bir apayrı imtiyazlı hale geliyorlar.

      Hele ki, bugünkü yaşam standartlarımız içinde bulunduğumuz ve geldiğimiz şu noktaya bakarsak, bunları söylemekte bir sakınca görmüyorum. Aşılabilecek bir zihniyete sahip olamazsak, hayatın ses sayfaları içinde yerimizi alamayız ki. Özgür düşünce asla tutsak edilemez, her olgunun doğal bir süreci olduğu gibi, bir de süzgeci vardır.

      Halkın düşüncesi, sözleri yaşananların ve yaşatılanların bir süzgeci. Benim sözlerimde dobra dobra düşüncelerimin aynası, gözlemlerimin süzgeci içinde.

      Buradan şu noktaya varmak istiyorum. Hayat ve yaşananlar sadece bu bir kaç cümleyle ifade edilemediği gibi her insanın da aynı şeyleri düşünmesinin mümkün olmadığı bir gerçek. Her bir birey, gelişen ve yaşanan olaylar neticesinde değişik bir tepki gösteriyor. Zaten sessiz kalınırsa en büyük yanlışlık bu olmaz mı?

      Gerçi bazı insanlar, yarası olan gocunur misali; açık sözlülüğü ve doğru sözü işlerine gelmediği için ya duymazlıktan geliyor ya da engellemeye çalışıyor.

      Bu yazı çerçevesi içinde iki konuya değinerek, gündemin yoğunluğu sürecinde şahsi fikirlerimi sizlerle paylaşmaya çalıştım?



Anahtar Kelimeler: 0