HAPŞIRIK GİBİ, KAHKAHA GİBİ, YAŞAMAK GİBİ

HAPŞIRIK GİBİ, KAHKAHA GİBİ, YAŞAMAK GİBİ

HAPŞIRIK GİBİ, KAHKAHA GİBİ, YAŞAMAK GİBİ

"İçinden hapşırık gibi, kahkaha gibi yazmak geliyorsa o vakit yaz, hiç durmadan yaz..." Böyle dedi telefonda usta. Köyceğiz`de yemek masasındaydı aradığımda. Bir soru sordum. Yemeğini bırakıp anlattı uzun uzun. Sonra "seviyorsun yazı yazmayı değil mi?" diye sordu. "Evet" dedim hiç tereddütsüz. "O vakit yazacaksın, devam edeceksin" dedi... Evcilik oynamanın en güzel tarafı oyun kurucu olmaktı benim için. Hikâye, kişiler, mekân tamamen benim elimdeydi. İstersem bir köşk, istersem geniş bir mutfak sayabilirdim etrafına taş dizdiğim kilim parçasını. Lale Belkıs da olabilirdim Ayşecik de... Doktorculuk da oynayabilirdik, öğretmencilik de... Galiba hep oyun kurucu olacağımı sandım.. Üstelik oyuncu olmak renkli bir hayatın altın anahtarıydı. İstediğin zaman başkasına dönüşebiliyordun... Ama zaman içinde oyunculuğun iplerle bağlı olduğunu gördüm. O iplerin ucu hep birilerinin elinde oluyordu gerçek hayatta? Sevmedim bu işi... Yazmak, yansılamaya nazaran çok daha büyük bir özgürlük vaat ediyordu... --- Sonra anladım... Özgürlük değilmiş `yazı`nın vaat ettiği... Sadece daha geniş bir alan sunuyormuş kanat takabilmek için. Özgürlük için yaşamın her basamağında bir cesur yürek olmak gerekiyormuş. --- Bazen bilgisayarın başına yazıya oturduğumda benden beklenenleri düşünürüm. Genç erkekler, genç kadınlar, orta yaşlılar, ev hanımları, büro çalışanları... Bir zamandır anladım ki; İnsan beklentilere yanıt vermek için çabalarken kaybediyor özgürlüğünü. Herkes mutlu olsun istediğinizde kimse mutlu olmuyor nihayetinde. Bu yüzden uzun zamandır iyi kötü tüm yorumlara kapadım kulaklarımı. Ne "şak şak bravo"ya dayanıyor kalbim ne de "bu iş böyle yapılmaz" diye akıl verenlere. O gün nereye uçmak istiyorsa aklım oraya salıyorum kendimi.. --- Ben yazmaktan yola çıktım ama sizi kendi hayatlarınıza kesin bu hesabı. İçinizden hapşırık gibi kahkaha gibi yaşamak geliyorsa yaşayın Allah aşkına. Kimse mutlu olmayacak, onlar için kendi hayatınızdan kıstıklarınız sonucunda. Kimse "benim için erteledin, benim için vazgeçtin" demeyecek... "Yapmasaydın" diyecekler bir gün karşınıza çıkıp. Belki çocuğunuz olacak bunu söyleyen. "Ben mi istedim senden" diyecek. Belki eşiniz, belki yakın bir dostunuz ya da sevgiliniz olacak karşınızdaki.. "Eline sağlık"lar, "senden iyisi yok"lar unutulacak bir gün, bir şekilde. Tatsız ama böyle işte.. Bu sebeple.. Ne bekliyorlar sizden bilmiyorum, ne bekliyorlar benden unutmak istiyorum ve biliyorum ki başkasını mutlu etmek istiyorsam ben kendi susuzluğumu gidermeliyim önce? İçimden "hapşırık gibi, kahkaha gibi yaşamak geliyor" çünkü ve "yazmak" bir de...

Anahtar Kelimeler: 0