HABER VEREYİM DE SEVİNSİNLER

HABER VEREYİM DE SEVİNSİNLER

HABER VEREYİM DE SEVİNSİNLER

Enes radıyallahu anh ?den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, (bir sefer esnâsında) terkisine aldığı Muâz?a hitaben üç defa: - ?Ey Muâz!? diye seslenmiş, o da her defasında: - Buyur, ey Allah?ın Resûlü! Emrine âmâdeyim, diye cevap vermiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber: - ?Kim Allah?dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed?in, Allah?ın kulu ve peygamberi olduğuna içinden gelerek şehâdet ederse, Allah onu cehenneme haram kılar? buyurmuştur. Muâz: - Bu müjdeyi müslümanlara haber vereyim de sevinsinler mi, ey Allah?ın Resûlü? diye izin istemiş; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de: - ?O zaman onlar buna güvenir (hayırlı işler yapmakta) tembel davranırlar? buyurmuştur. Muâz (İbni Cebel) böylesi bir bilgiyi gizleme günahından sıyrılmak için onu vefatına yakın bir zamanda haber vermiştir.[1] Hz. Peygamber?in ?Ey Muâz!? diye üç kez seslenmesi, söyleyeceklerine Muâz?ın dikkatini iyice çekmek içindir. Muâz hazretleri de her defasında daha bir istek ve heyecanla ?Buyur ey Allah?ın Resûlü, sizi dinliyorum? diyerek âdeta dikkat kesilmiştir. Hadisimizin ?ümitli olmak? konusuyla ilgisi, Hz. Peygamber?in Muâz?a verdiği müjdede yer almaktadır: ?Kim Allah?tan başka ilah olmadığına ve Muhammed?in Allah?ın kulu ve peygamberi olduğuna içinden gelerek şehadet ederse, Allah onu cehenneme haram kılar.? Burada herhangi bir farzdan bahsetmeden, sadece gönülden şehâdet getirmekle yani samimi bir iman ile cehennemden kurtulma müjdesi verilmektedir. Bu, tam anlamıyla büyük bir kurtuluştur. Durumun çok büyük bir sevinç ve ümit vesilesi olduğu Hz. Muâz?ın, ?Gidip bunu müslümanlara haber vereyim de sevinsinler mi?? diye heyecanla izin istemesinden de açıkça belli olmaktadır. Ancak Hz. Peygamber İslâmiyet?i iyi bilmeyenlerin sırf bu müjdeye güvenerek ?kulluk görevlerinde? tembellik edebilecekleri gerçeğini hatırlatmak suretiyle buna mâni olmuştur. Bu kısıtlama, ilâhî lütuflara güvenerek, kulluğun gereklerini unutmanın isabetli bir davranış olmadığını ortaya koymaktadır. Aynı zamanda her bilginin herkese duyurulması gerekmediğini de hatırlatmaktadır. Burada bu büyük müjdeyi bize veren Hz. Peygamber?in, geçmiş ve gelecek hataları bağışlanmış olduğu halde niçin çok ibadet ettiği kendisine sorulunca, ?Şükreden bir kul olmayayım mı?? cevabını verdiğini de hatırlamamız yerinde olacaktır. Kimileri bu hadisi, farzların emredilmesinden önceki bir dönem için geçerli saymış, kimileri de ?cehennemde temelli kalmamak? şeklinde anlamış ise de, hadiste herhangi bir kayıt bulunmadığını dikkate alarak onu en geniş manasıyla anlamak daha doğru olacaktır. ? Ümit? de burada yatmaktadır. Yani samimi bir iman, kurtuluşun gerçek sebebidir. Tevhit inancı başlı başına bir kurtuluş müjdesi ve sebebidir.

Anahtar Kelimeler: 0