GÜNAYDIN! `KREDİ KARTI KULLANMAYIN`

GÜNAYDIN! `KREDİ KARTI KULLANMAYIN`

GÜNAYDIN! `KREDİ KARTI KULLANMAYIN`

Taksim-gezi ile başlayıp son günlerde hızlanan "faiz lobisi" söylemleriyle banka-kredi kartları gündemimize oturdu.

Her zaman olduğu gibi; gündemi belirleyen Başbakanın çıkışıyla...

"DECCAL"in yeryüzünde acenteliğini temsil eden bankalar, son 10 yılda Cumhuriyet tarihinde ki en büyük karlarını sağlamışlardır.

Öyle ki; Avrupa da ve ülkesi Yunanistan da batmakta olan bir büyük banka, TÜRKİYE?DE satın aldığı bankası sayesinde Tüm Avrupa?da ki zararını finanse etmektedir.

Başbakanın adeta muhalefet lideri gibi; bankaların faiz dışı karlarının büyüklüğünü halka şikâyet etmesi, PR çalışması mıdır? Ramazan hoşluğumudur? Ama mantıklı olmadığı kesindir.

Ne gariptir ki; ana muhalefet lideri de " vatandaşın bir kartı kaldı" gibi bir yaklaşımla halktan ne kadar alakasız yerde durduğunu göstermektedir. Tabi ki geziyi destekleyen bankalara değil...

Yürütmenin başının, on yıllık tek parti iktidarıyla, bu denli güçlü olduğu bir dönemde böylesine şikâyet hakkı var mıdır?

 56 milyon adetten bahsedilen kart sayısından, tasarruf oranının % 8 e düştüğü, hane sayısının % 50 sinin resmi, en az bunun yarısının da kayıtsız borçlu olduğu bu tablodan tabi ki aklı başında kimse memnun kalmaz, sadece kazananlar hariç...

Küresel yağmacı sermayenin tezahürü olan bu durum, orta sınıfı yok eden bu politikaların son on yılda arttığını da bize göstermektedir.

Ceberrut  "devlet"- maliye politikalarıyla, ssk- vergi gibi rutin bedeller ağırlaştırılırken iş güvenliği, sağlık, zorunlu vb. hukuki yeni yaptırımlarla gittikçe köşeye sıkıştırılan orta-küçük esnaf-tüccar yaşam mücadelelerinin son evrelerini yaşamaktalar.

Daha yeni gündeme getirilen ; " yeni iş yeri açma kıstasları " mevcut esnafı koruyacağını zannettirirken, aslında bu da tekelci sermayenin bir planıdır ve sürecin devamıdır.

Ve yine aynı haberde (düşünülen yasa da) AVM yapımına sınır getirmek fikri abesle iştigal etmek ve halkla dalga geçmektir.

Zaten; fiziken ve rantabl olarak lokasyon dolmuşken, bazıları da kapanacak durumdadır.

Yine her zamanki gibi iddiamızı gerekçelendirelim.

2001?de KDV mükellef sayısı 3 milyon iken 2013?te 2,4 milyona düşmüştür. GSMH 4 kat büyümüşken mükellef sayısının %20 gerilemesi dehşetli bir düşüştür.

Bu tablo büyüyen ekonomide orta-küçük sınıfın yerini büyük, sonrada küresel sermayenin alacağının BAL! gibi işaretidir.

 Asgari ücretin 900 TL dahi olmadığı, ortalama emekli maaşının bu civarda olduğu, nüfusun da ağırlıkta olduğu bu gurubun (%50 si zaten kesinde) çoğunluğunun da iktidarı desteklemesi, bunlara nisbeten daha iyi kazananların, gezi sembolüyle, muhalefet olması paradoksal gözükse de asıl; şimdiye kadar olduğu gibi din-seküler ayrışmasıdır.

 İslam da şehir medeniyeti; cami-çarşı-okul merkezli olmuştur. Tüccar-ticaret teşvik edilirken rekabet esas alınmış, karaborsa yani tekelleşme yasaklanmıştır.

Ne gariptir ki ; "İslamcıların" iktidar olduğu bu dönemde çarşı, orta sınıf aksine içe doğru daralmakta olup, tekelleşme hızla artarken özelleştirme denen garabet-sivil? Sömürgecilik her alana yayılmaktadır.

Asya- Pasifik Müslümanlığı Arap Müslüman tüccarların seyahatleriyle başlamıştır. Keza 150 ülkede yaklaşık 1500 TÜRK Okulu da esnaf, tüccarın gayretleridir ve bu gün ekonomi idaresinin övündüğü ihracat, küçülen batıya karşı yeni pazarlara açılmada öncülük eden bu okulların başarısıdır.

 ÖZETLE; yerel tacir ülkesinin siyasi-askeri-ekonomik omurgasını sağlarken, yerelde (modern tabirle) sosyal sorumluluk projelerinde önemli yapı taşıdır. "Esnaf için kredi faizlerini düşürdük" sözü bile bankaların tahakkümünü üstü kapalı bize anlatmaktadır. Mağlubun galibi taklit ettiği bu düzende; icraat makamının, şikâyet makamında olması hayra alamet değildir.

Şahsi olarak temennim; ileriki günlerde olası bir krizde herkesin parası kadar hasar görmesidir, çok basit ve safça gelecek bu sözüme gülenler olacaktır elbet, bazılarını daha şimdiden görebiliyorum. "90?lar Dizisi?nin repliğiyle bitirelim.  SEN SONUNA BAK!!!



Anahtar Kelimeler: 0