GÖK MEDRESE?Yİ YIKMA YARIŞMASI

GÖK MEDRESE?Yİ YIKMA YARIŞMASI

GÖK MEDRESE?Yİ YIKMA YARIŞMASI

Bir toplum, günlük uğraşlardan öteye gidemeyip, derinlikli analiz ve bakış açılarını, hayatının temeline almazsa, korkarım ki medeniyet yarışında, başkalarını ancak kopya eder. Bizim medeniyet geçmişimizde, anlamlı nice bütün varken, günümüzde bu anlamlı bütünün soluklanmasında, maalesef iyi bir noktada değiliz.

Batı aydınlanmasını, Doğunun ışığına borçludur. İspanya?da kurulan Endülüs?e şöyle bir bakmak icap eder.

Batı aydınlanmasının ana kaynağı, aslında Endülüs ruhudur. Fikrin, bütün temel dinamikleriyle yekvücut olduğu ve atılan adımlardan önce, ortak akıl dediğimiz bilgeliğin ortaya çıktığı andır. Bir işe başlamadan, yani fiziki eyleme geçmeden önce, beyinlerde ve gönüllerdeki hareket tarzı, o işin fiziki boyutunu başlatmış sayılır. Endülüs?ün başarısının temelinde yatanda böyle bir hareket tarzıydı işte?

Selçuklu?nun en nadide şehirlerinden biri olan Sivas?ın da, Selçuklu?nun kadim ruhu ile gerek maddi gerekse manevi olarak büyük bir aydınlanma yaşadığı bir gerçek. Doğu?dan gelen sanat ve bilgelik ışığını, şehrin temel yapılarında görmemiz mümkün.

Çifte Minare, Şifaiye Medresesi, Buruciye Medresesi, Gök Medrese, zamana ve irfani geleneğe düşen, bilimin ve sanatın ortak aksi adeta.

Bu gün bu geleneğin ortak değerlerinin sadece, halı kilim sergilendiği yerlere dönüştürülme eğilimi ne kadarda acıklı değil mi sevgili okurlar. İlim kaynağı medreselerin, uhrevi ruhunu berhava eden ne kadar yavanlık varsa ortada duruyor.

Hele Gök Medrese sanki yıkılmak için özel uğraş verilen bir yer. Ardı arkasına bitmeyen restorasyonlar ve ardı arkası gelmeyen yanlışlar. Yık, olmadı bi daha. Yık olmadı bi daha? Bakalım ne zaman yıkılıp yerle bir edilecek bu tarihi anlam.

Ne acı değil mi, atalarımızın yaptığı bu taş abidenin, restorasyonunu bile beceremiyoruz. İşte içinde bulunduğumuz, sanat ve çalışma ahlakının en acıklı göstergesi.

Sevgili okurlar, Gök Medrese şuan can çekişiyor. Gök Medrese yılardır elden geçiriliyor. Birkaç kuşak Gökmedrese?nin taş nakışlarına hasret. Biz çocukluğumuzdan bu yana, bu abideyi soluklayamadık. Çocuklarımızda soluklayamayacak. Sanırım torunlarımız bu abidenin yıkılmış taşlarını görecekler.

Bir restorasyon komedisine hapsedildi maalesef. İçinden çıkılmayan bir restorasyon. Buna restorasyon diye bilimsel bir kılıf bulmak yerine, modern bir yıkım da diyebiliriz. Evet modern bir yıkım. Usul usul bu taş abide, yıkılmaya doğru gidiyor.

Bu eserin, ta başından beri üstün körü restore edildiğini herkes biliyor. Neredeyse birkaç nesil, tarihi Gök Medrese?yi göremeden ölecek. Çayır ağzı mevkiinin tamamına yakınının sulak ve kaygan bir zemin olduğu için, buradaki yapıların zeminlerinin sağlam olması için ardıç kazıklarla zamanında sağlama alındığı, temel kuvvetlendirme adı altında sökülen ardıçlar yerine beton döküldüğü yapılan incelemede görülecektir.

Gök Medresenin zeminden çıkan ardıçların, ne olduğu ise bir muamma. Proje Müellifi, Kudep, Vakıflar ve Anıtlar Kurulu?nun, zemine beton dökülmesini, bilimsel olarak kamuoyuna açıklamaları gerekmez mi?

Vakıflar Müdürlüğünün, bu eserin restore edilmesindeki yanlışları madde madde sıralayıp, ?oturma eylemi? yapıp, toplumsal dikkati oraya çekmeleri gerekirken, neredeyse her hafta müdür değişimi ile kamuoyu gündemini işgal etmeleri, ne üzüntü verici bir garabet.

Gök Medrese can çekişiyor. Anadolu?nun ortasında bulunan birkaç taş abideden bir olan bu taş şiiri, adeta yok olma ile karşı karşıya. Hoyrat bir sanatsızlık anlayışı, hoyrat bir bakış açısıyla, bu müstesna abide kenarından köşesinden bereleniyor.

Gök Medrese can çekişiyor.Şehre vurulan taştan sanat mührü, bilinçsizlik ve vurdumduymazlık yüzünden her gün eriyor.



Anahtar Kelimeler: 0