GİDEN YILLAR

GİDEN YILLAR

GİDEN YILLAR

Hani derler ya ?Herkesin kendi yaşadığı dönem daha güzeldir? diye.. İşte o öyle değil. Şu anki şartlara ve şu anki çocukların büyüme şekillerine bakıldığında 20?li yaşlardaki gençler bu duruma baya bir üzülür. Teknoloji çağı dediğimiz çağda büyüyen çocuklar birçok güzel şeyden mahrum ama farkında değiller. Belki hayatları boyunca bunun eksikliğini hissetmeyecekler ama bu zevkin de asla farkına varamayacaklar. 90?lı yıllarda çocukluğunu yaşamış bir nesli nasıl bilsinler de eksikliğini yaşasınlar ki?

Öncelikle 2000?li yılların çocukluğuna değinelim. Yani şu an ve en fazla 10 yıl öncesinin çocukluğuna. 10 yıl öncesi demişken, hala 10 yıl önce denildiği zaman akla 1990 geliyor değil mi? Ama öyle değil. 10 yıl önce 2003! Düşünebiliyor musun ya, 2003! Zaman ne de acımasız, ne de çabuk geçiyor. Neyse klişeye bağlamayalım şimdi. Ne diyorduk? He, 2000?li yılların çocukları. Bir başka deyişle ?Milenyum Çocukları?. Milenyum çocukları o kadar çok farklı büyüyor ki anlamak çok güç. Teknoloji içinde büyüdükleri bir gerçek. Bunun neresi kötü diyebilirsin. Doğru, kötü değil. Yani az kötü. Hatta o çocuğa göre mükemmel. E bilmiyor ki kendinden bir 10 yıl öncesini de kıyaslasın. Bilse, milenyum çocuğu olmayı reddeder.

2000?li yıllarda büyüyen çocukların en büyük özellikleri tabi ki teknolojik aletler. Telefonların en üst modellerinin çıktığı, bilgisayar ve bilgisayar oyunlarının cazip geldiği, televizyonların yüksek kaliteli olduğu bir dönemde hangi çocuk olsa bunlarla ilgilenir. Tüm güm bilgisayar başında, elinde telefonla mutlu mesut büyürler. Ne olacak ki sanki? Teknolojiyi öğrenir işte. Ancak bunu öğrenirken bir şeyi kaybediyoruz; ruhumuzu. Evet, ruhumuzu kaybediyoruz. Şimdi 3 kişilik bir aile düşünün. Baba televizyon karşısında, annenin elinde bir iPad, çocuğun elinde de telefon var birbirlerinden tamamen habersiz. Bütün aileler böyle demiyorum tabi ki ama çoğunluk bu şekilde maalesef. Çocuk, doğru düzgün dışarı çıkamıyor, mahalle kültürünü bilmiyor, arkadaş canlısı olmadığı için yabancılaşıyor ve sosyal hayat sıkıntısı yaşıyor. Hayattan bu kadar kopuk bir çocuk ne kadar mutlu olabilir ki? Tamamen düz ekranlara yönelik bir düzen ne kadar sağlıklı olabilir ki?

Şimdi bizim büyüdüğümüz zamanlara gelelim. 90?lı yıllarda çocukluğunu yaşayan o efsanevi nesle. Teknoloji çok ilerlememiş, mahalle kültürü had safhada, sitede oturanlar az ve komşuluk en üst düzeyde. Mahallene girdiğin an herkes seni tanır. Sen onları tanırsın. En önemlisi arkadaşların vardır. Şimdiki çocuklar gibi zamanını evde değil, sokakta geçirirsin. Çünkü çocukluk evde değil, sokakta öğrenilir, sokakta eğlenilir, sokakta hissedilir. Sokaktan eve annen seni zor sokarladı o zamanlar. Okuldan çıkmayı arkadaşlarınla saklambaç, yakar top, körebe, yağ satarım bal satarım ya da maç yapmak için dört gözle beklerdin, bilgisayarın başına geçmek için değil. O ruhu sonuna kadar yaşardın. Samimiyet en üst düzeydeydi. Şimdi globelleşen düzeni bu yüzden sevmeyiz biz. İzlediğimiz çizgi filmler bile bambaşkaydı. Onlar bile bizim arkadaşımızdı. Futbol ligimiz bile bambaşkaydı. Tribünler derbilerde bile yarı yarıya dolardı. Herkes birbirini severdi. Teknoloji yoktu ama mutluyduk. Ailecek sohbetler ederdik, sıcak çayın değerini iyi bilirdik. Giyim tarzımız başkaydı, marka takıntımız yoktu. Şimdiki nesil bunu asla bilemeyecek. Başka neleri bilemeyecek biliyor musunuz;

Şimdiki nesil, taştan kale yapıp maç yapmayı bilemeyecek.

Şimdiki nesil, mahalle kültürünü bilemeyecek.

Şimdiki nesil, atari oynamayı bilemeyecek.

Şimdiki nesil, Hugo?yu bilemeyecek.

Şimdiki nesil, Jetgiller?i bilemeyecek.

Şimdiki nesil, Tsubasa?yı bilemeyecek.

Şimdiki nesil, Bugs Bunny?i bilemeyecek.

Şimdiki nesil, Ninja Kaplumbağalar?ı bilemeyecek.

Şimdiki nesil, Pokemon?u bilemeyecek.

Şimdiki nesil,Sulu Göz?ü bilemeyecek.

Şimdiki nesil, Arı Maya silgiyi bilemeyecek.

Şimdiki nesil, Tetris?i bilemeyecek.

Şimdiki nesil, kasetleri bilemeyecek.

Şimdiki nesil, samimiyeti bilemeyecek.

Şimdiki nesil, dostluğu bilemeyecek.

Şimdiki nesil, mahalle maçlarını ve kavgalarını bilemeyecek.

Şimdiki nesil, saklambaçı bilemeyecek.

Şimdiki nesil, dokuz aylığı bilemeyecek.

Şimdiki nesil, ip atlamayı bilemeyecek.

Şimdiki nesil, körebeyi bilemeyecek.

Şimdiki nesil, misketi bilemeyecek.

Şimdiki nesil, tasoları bilemeyecek.

Şimdiki nesil, leblebi tozunu bilemeyecek.

Şimdiki nesil, meybuzu bilemeyecek.

Şimdiki nesil, sobanın üstünde kestane yemeyi bilemeyecek.

Şimdiki nesil, sıcak sobanın üzerine tükürüldüğünde oluşan görüntüyü bilemeyecek.

Bu listeyi daha çok ama çok uzatabiliriz. O zamanlar biz belki saftık, sokak çocuğuyduk, deyim yerindeyse hep dışarıdaydık ama aşırı derecede mutluyduk. 90?lı yıllar bir daha asla gelmeyecek ve bizler o dönemi yaşayan şanslı çocuklarız.



Anahtar Kelimeler: 0