EVRENSEL MÜZİK ZİYAFETLERİ

EVRENSEL MÜZİK ZİYAFETLERİ

EVRENSEL MÜZİK ZİYAFETLERİ

            Kenen Gökkaya, bir ekol, gerçek bir müzik insanı, yaratıcı, yapıcı, onun da ötesinde dost canlısı birisidir. İnsanın yaşamında iyi ki tanıdım, diyebileceği kişilerin başında gelir. İzDSO Müdürlüğü döneminde yaptıkları unutulacak gibi değildir. Kentliden köylüye sanatı, müziği sevdirmek için çabalarını bilmeyen yoktur. Çarşamba Toplantılarına gelirken elinde konser biletleriyle gelirdi. Parasıyla değil mi, isteyen alırdı. Ücretsizce konser davetiyeleri için sorardı. Gelmek isteyenlere, sağlayabilirdi.

            2009 yılında bizlere iki konserden söz etti. Belleklerimizde öyle izler bıraktı ki anlatamayız. Şubat ayının son günüydü sanırım. 27 Şubat 2009 günü Şef Antonoi Pirolli yönetiminde Solist Andy Miles?in ?Klarinet? konseri vardı. Sevgili Kenan Gökkaya, senfoninin tuba sanatçıdır. Konserde Rossini?nin Wilhelm Tell Operası Üvertürü, Brahms?ın İkinci Senfonisi?nden bölümler seslendirdi. Rossini, Wilhelm Tell?den sonra hiç opera bestelemedi. Brahms?ın İkinci Senfonisi?nin Birincisinden daha güzel olduğu da bilinmektedir. Seçilen eserler, eserleri sunum olacak gibi değildi. Dinlemedik yaşadık. Büyüsüne kapıldık ezgilerin. Klarinetin konuşturulduğu rüya müzik ziyafetlerinden biriydi?

            Aradan bir aya yakın süre geçmişti ki Kenan Gökkaya, yine bir konser haberiyle geldi. Konserin adı Türk-Japon Dostluk Konseriydi. İzmir Flarmoni Derneği?nin bir konseri olacaktı. Biletler gelmişti. Müziğe meraklı olan dostlar hemen aldılar. Konser gecesi Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezinde buluştuk. Bu sanat merkezi gerçekten büyük kente yakışan bir güzellikte. Şef Yashinao Osawa, solist Kazumi Sato, başkemancı Sema Korkut?tu. Okarina konseriydi. Konserde film müzikleri, Tadeshi Yoshida Tokyo 1. Senfonisi seslendirilecekti.

            1994 yılında Okarina çalışmalarına başlayan Sato üç albüm çıkarmış, Japonya?nın da en ünlü Okarina solistiydi. Müzik ziyafeti başladı. İkinci kez dinliyordum okarinayı. Bir okyanusta kulaç atıyorduk, sanat okyanusuydu. Çok büyük bir mutluluk duymuştuk. Film müziklerinde filmler arasında sahneden sahneye geçiyorduk. Sato?nun konseri öyle beğeni aldı ki birkaç kez sahneye davet edildi. O da şaşırmıştı. İlgiye sevinmişti, Japonlara özgü saygıdan ödün vermeden kısa parçaları severek seslendirdi.

            Konser sonunda salon alkıştan çınlıyordu. İki taraf da mutluydu, hoşnuttu. Müziğin sihirli dünyasından ayrılıp araba gürültülerinin egemen olduğu caddelere çıkınca müziğin nasıl da büyük, etkileyici olduğu daha iyi anlaşılıyordu. Kulaklarımızda Okarina?dan kalan ezgilerle kentin kalabalığına karışmıştık?

            Klasik müzik denince ilk aklıma gelen müzik öğretmenim Selim Önder?dir. Lise yıllarında bizleri zorlardı konsere götürmek için. Bizler de giderdik. Önceleri sıkılırdık. Orada fazla gürültü çıkartmadan çocukça yaramazlıklarımız eksik olmazdı. Arkadaşların ayakkabılarının bağını çözüp başkasının ayakkabı bağcığına bağlardık. Dinleyeni dürtüp önüne dönmesini isterdik. Buna benzer yaramazlıklar derken klasik müziği seven biri olup çıkmıştık.

            Kenan Gökkaya da bu konuda bizlere fazlasıyla yardımcı oldu. Onun sayesinde sevgimiz perçinlendi. Sevgili Kenan?ın ruhları okşayan konuşmasıyla başlayan konserleri nasıl unuturuz. Köylerde verdiği konserleri nasıl sileriz belleğimizden. Okulumuzun açılışında ilk dersi verdiğini ben nasıl unuturum. O güzelliği kim yapabilirdi. Konserden sonra öğrencilerimize müzik aletlerini sordu. Bazı sorulara yanıt alamayınca çocuklara, velilere, öğretmenlere sitem etmişti. Çok da haklıydı. Benim çaldığım aletin adı ne sorusuna, zurna deyince bir öğrencimiz hem üzülmüş, hem de epey gülmüştüm.

            Bu ülkede Kenan Gökkaya gibi destan yazan kahramanlar var. Onların sesi soluğu çıkmaz. Ün, şan, şöhret peşinde değillerdir. Görevlerini yaparlar. Bunun için yanıp tutuşurlar. Yazar Borges?e soruyorlar, çok ünlüsünüz, ne diyeceksiniz. Ben harf miyim ki ünlü ünsüz olayım, ben işimi yapıyorum, diyor. Aynı Sevgili Dostum Kenan Gökkaya gibi. O da ünlü değil, sadece ve sadece işini yapıyor o kadar. Bizlere şimdiye dek sunduğun konserler de evrensel birer müzik ziyafeti çekmiştik. Bu yıl söyleşi, imza günlerim nedeniyle İzmir dışında olduğumdan konserlere gidemedim. Her konser günü kulaklarımda kalan ezgilerle eskileri anımsadım.



Anahtar Kelimeler: 0