DÜNYA BİLİM TARİHİ YENİDEN YAZILMALIDIR!!!

DÜNYA BİLİM TARİHİ YENİDEN YAZILMALIDIR!!!

DÜNYA BİLİM TARİHİ YENİDEN YAZILMALIDIR!!!

Son yıllarda Batılı ve bazı Müslüman bilim adamları tarafından yürütülen çalışmalar, Ortaçağ Müslümanları tarafından yürütülen bilimsel faaliyeti ?Eski Yunan mirasını Avrupa?ya aktaran basit bir köprü? olarak gösterme gayretindeki geleneksel ?Avrupa merkezci? bilimsel anlayışı büyük bir gürültüyle yıkmıştır. Evrensel tarih, zincirleme birbirine bağlı olan dört ana uygarlıktan geçerek günümüze kadar gelmiştir: (1) eski Mısır ve Mezopotamya uygarlıkları; (2) Klasik Yunan çağı uygarlığı; (3) Ortaçağ İslam dünyası uygarlığı; (4) Batı Avrupa uygarlığı. Avrupa?nın Ortaçağdaki bilgisizlik karanlığından sıyrılması, İslam Dünyası?ndan aldığı feyiz sayesinde mümkün olabilmiştir. Yoğun çevriler yoluyla Batı Avrupa milletlerince İslam Dünyası?ndan alınan bu etkide; tıp ve felsefe yanında, başta aritmetik, cebir, geometri, trigonometri ve astronomi olmak üzere, o çağın aşağı yukarı bütün ilim dalları yer almaktaydı. Hatta bunlar arasında müziği de zikredebiliriz(1). Müslümanlar eski kültür çevrelerinden alıp toparladıkları ve biriktirdikleri bilimsel bilgiyi geliştirmişler, Avrupa kültür çevresindeki yeni bilimlere temel teşkil edecek olan yolları hazırlamışlardır. Bu bilimsel bilgi, M.S. 10. yüzyılda Avrupa kültür çevresine geçişin yolunu bulur. Birinci yol, İspanya?dan Fransa?ya, oradan İngiltere, Orta Avrupa ve İtalya?ya doğru; ikinci yol, Sicilya ve İtalya üzerinden; üçüncü yol ise, Bizans üzerinden olanıydı. Günümüzde bilim adamlarınca yürütülen çalışmalar, Batılı bilim adamlarınca yazılan ve ?Avrupa merkezli? bir bakış açısını yansıtan dünya bilimler tarihi kitaplarında Avrupalılar ya da eski Yunanlılar tarafından gerçekleştirildikleri ileri sürülen pek çok buluş ve çalışmanın aslında Müslümanlar tarafından gerçekleştirildiklerini bize açıklıkla göstermektedir: Müslümanlar Amerika kıyılarına Batılılardan çok önce gitmişlerdi, fakat buranın yeni bir kıta olduğunu fark edemediler. Amerika?nın yeni bir kıta olduğunu ise batılılar keşfettiler. Vasco de Gama, Macellan ve Christophe Colomb?un ellerinde Müslümanlardan aldıkları haritalar bulunuyordu(2). 11.Asırda Tunuslu bir tacir olarak İtalya?ya giden, sonradan Constantinus Africanus adını alan kişi, Monte Cassino manastırına kapandı. Bu zat Tunus?a gidip 3 yıl sonra İslam bilginlerine ait 25 tıp kitabıyla Salerno?ya dönmüştü. Monte Cassino manastırına kapandıktan sonra Kitapları Latinceye tercüme ettirdi. O kitaplar ya kendi veya eski Yunan otoritelerinin adıyla yayınlandı. 15.Asırda yaşayan Alman Johannes Regiomontanus?un adını taşıyan trigonometri ilminin kurucusunun aslında, 13. asırda yaşayan Nasirüddin el Tusi olduğunu yine Alman Matematik tarihçisi Anton Von Braunmühl ortaya çıkardı. 11.Asrın sonlarında Ömer Hayyam?ın üçüncü dereceden denklemlerin çözümlerini bir sisteme bağlayan kitabının benzeri, Avrupa?da ancak 17.asırda Rene Descartes, Frans Von Schooten ve Edmund Halley tarafından yazılabildi. Avrupalı matematik tarihçisi Johannes Tropfke, Descartes?lerin yeni bulduklarını zannettikleri konuları, Hayyam?ın çok önceden yazdığını, aradan geçen zamanlarda Avrupalıların boşu boşuna çaba gösterdiğini yazdı. Halife Me?mun zamanında ekvatorun uzunluğu ilk defa bugünde bildiğimiz şekliyle 40 bin kilometre olarak ölçüldü. 9.asırda Güneş?le dünyanın yıllık en uzak mesafesinin sabit olmayıp değişken olduğunu fark eden Müslümanlar, yörüngedeki ilerlemenin 12.09 saniye olduğunu saptadı. Günümüzde bu değer 11.46 saniye olarak biliniyor. Bugünkü anlamıyla ilk uzay gözlemevi, halife Me?mun zamanında (Miladi 9. asırda ) Bağdat ve Şam?da birer adet olmak üzere kuruldu. Meşhur Leonardo da Vinci?nin resimlerini çizdiği aletler ve matematik hesapları, İslam alimlerinin buluşuydu. Da Vinci, bu bilgileri kullanarak devrine göre inanılmaz kabul edilen resimleri çizebildi(3).Yakın zamanlarda Chieti Üniversitesi Antropoloji Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Luigi Capasso, yaptığı araştırmalar sonrasında; ?Leonardo?nun annesinin İstanbul?dan İtalya?ya götürülen Arap kökenli bir köle olduğu? iddiasını ileri sürmüştür(4). 11.Yüzyılın ilk yarısında İbnü?l Heysem, bir optik problemini dördüncü dereceden bir problemle çözdü. Küçük bir yanlışlıkla Latince?ye çevrilen problem, ?Problema Alhazeni? adı altında 13.yüzyıldan itibaren Avrupalı bilginleri altı yüzyıl kadar uğraştırdı. İbnü?l Heysem?in çözümü Batı tarafından ancak 19.yüzyılda kavranabildi. Müslümanlar, 10. yüzyılın ilk yarısında yerküresi ekseninin eğiminde bir değişikliğin olabileceğini düşünmeye başladılar. Bunu saptayabilmek için aynı yüzyılın ikinci yarısında eski Tahran?da özel bir rasathane kurdular ve Dünyanın ekseni sürekli olarak eğik olduğu sonucuna vardılar. Gök mekaniği ancak 19.yüzyılda bu sonucu doğrulayabildi.(5). Müslüman bilim adamları Dünya?nın yuvarlak olduğunu ve kendi ekseni etrafında döndüğünü bilimsel olarak ispatlamış bulunuyorlarken, Hıristiyan teologlar (din bilirleri) ?Dünyanın öteki tarafındaki ağaçlar aşağı doğru büyüyecek ve yağmurlar yukarı doğru mu yağacak? Buna inanacak kadar akılsız insanlar olabilir mi?? diye soruyorlardı!!!!!! İbni Sina tarafından kaleme alınan tıp ansiklopedisi niteliğindeki ?Kanun? kitabı, 18.yüzyılın sonuna kadar Avrupa üniversitelerinde temel başvuru kaynağı olarak okutulmuştur. Bilimin temeli olan ?bilimsel deney? mantığını bilim dünyasına Müslüman bilim adamları kazandırmıştır. Dünya bilim tarihinde büyük bir bilimsel devrime yol açan ?Güneş Merkezli? evren modelini Kopernik, 14. yüzyılda yaşamış İbnü?s Şatir adlı Müslüman bir bilim adamından almıştı. Müslüman tıpçılar tarafından geliştirilen tıp aletleri hemen hemen hiç değiştirilmeden 17.yüzyıla kadar Avrupa hastanelerinde kullanılmıştır. Büyük ve küçük kan dolaşımını, Harvey?den yüzyıllarca önce İbnu?n Nefis adlı Müslüman bilim adamı keşfetmiştir. Avrupa Rönesansını (yeniden doğuş), tamamen Batı?da ?Averrois? adıyla bilinen büyük Aristo şarihi (yorumcusu) İbn Rüşd?e borçluydu. Dünyanın en meşhur üniversitelerinden olan Oxford?da 13. yüzyılda zamanın en büyük modası, Müslüman elbiseleri giymekti. İspanyollar ve Portekizliler, 15. yüzyılda denizcilik alanında büyük keşifler yaparlarken, Müslüman coğrafyacılar tarafından yapılan haritaları kullanıyorlardı. DİPNOTLAR: (1) Feyziye Özberk, ?Türk Bilim Tarihine Adanmış bir Ömür: Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı?, Bilim ve Ütopya , sayı 141(Mart 2006), s.64 (2) ? Amerika?yı, Colomb?dan Önce Müslümanlar Keşfetti? , Hürriyet, 3 Haziran 2006 (3) İbrahim Balta, ? Batı Uygarlığı İslam Medeniyetinin Çocuğudur?, Aksiyon, Sayı 489( 18 Mart 2004) (4) Vatan, 9 Aralık 2007 (5) Fuat Sezgin, ? Kim Demiş İslam Büyük bir Medeniyet Değil Diye? , Zaman, 30 Temmuz 2005

Anahtar Kelimeler: 0