CILGA YOLA DÜŞ DE GEL!

CILGA YOLA DÜŞ DE GEL!

Cılgısız.
Ne güzel kelime.
Söylenişi kadar anlamı da toprakça, taşça yani bildiğin hayatça.

Biri diğerinden söz ederken cılgısız kelimesi kullanılmış ise meseleyi şark deyi anlardık. Anlardık ki hakkında konuşulan kişi, sözüne, tavır ve davranışına yön veren temel gidişatı kurgulayamayacak kadar şaşkın, düzensiz hatta özensiz, hatta uyanık ve saygısız. Sırsıllık ve şımarıklık arasında gidip gelen davranışlara sahip kişiler bir de bu davranışları olur olmaz yer ve zamanlarda yapıyor iseler onların bu halinin tarif başlığına cılgısız ifadesi konabilir.

Cılgadan geliyor.
Cılga sözcüğü de anlamı kadar güzel ve sevimli.

Kendince bir mantık ve imkanlar ile oluşturulmuş düzenli yollara göre engebeli ve tehlikeli de olsa ayrıca oluşturulan yollara cılga denir. Özellikle hayvan sürülerinin tercihen gide gele yol ettikleri bu izler bir çok bakımdan özeldir. Bir defa kesinlikle olabilecek en kestirme yoldur. Şehir parklardaki tasarlanmış yürüme yollarının yanlarında iz edilerek kelleşmiş alanlar gibi.

Cılga sözcüğü zamanla, yolsuz, yolaksız gibi birini veya bir şeyi nitelemek amaçlı “cılgasız” olmuş,  o da nihayetinde halk dilinde “cılgısız” biçimine ermiştir.

Cılgısız insan dendiğinde yol yordam bilmezlik kadar değer ve edep erkan bilmezlik de kastedilir. Bir yanıyla cehaleti niteleyen cılgısızlık toplamında saygısızlığın tezahürüdür. Her saygısıza cılgısız denmez, duygu, düşünce ve felsefe ekseninde omurgasızlık da gözlemlenmeli ki niteleme tam otursun. Kaşkalık, şımarıklık ve ısrarcılık belli bir oranda anlayışla ele alınabiliyor, ancak bunlara cılgısızlığı da yar ederseniz yandı gülüm keten helva. Çünkü, işin içine kasıtlı cehalet giriyor. Davranışın sahibi gelenek tanımıyor, yol tanımıyor, görgüyle disipline edeceği davranışı kaba çıkarlarına zararlı buluyor demektir.

Cılgısız insanın davranışlarındaki saygısızlık düzeyi agresifliğiyle birlikte gözlemlenir. Toplum veya bireyler bu tür kişilerden korkmasa da çekinir, bulaşmak istemezler. Yüzde yüz örtüşmese de, kork korkmazdan, utan utanmazdan çıkarımı bu tür insanlara yaklaşımın da temel ilkesi. Tartışmaya girmek istemeyenlerin aklındaki sınırlayıcı unsur, olası tartışmada olgunluk ve vicdani ölçütlerin kullanılamayacağı inancıdır. Bir insan cılgısız ise fikrini ve duygularını dengeleyecek adabı muaşeretten yani görgüden de yoksun demektir.

Köylerde sınır bozan, mahallelerde tartışma ve kavgaya insan fitikleyen, her halinden yüzsüzlük ve utanmazlık buğulanan kişilerin çoğunluğu için kolaylıkla cılgısız nitelemesi yapılabilir. Utanma veya “el ne der” kaygısı da davranışın süzgeçten geçirildiği bir cılganın oylumunda biçimlendiricilerindendir.

İnsanı ve hayatı ilgilendiren her alanda olduğu sebebiyle toplumsal ilişkilerde üzerinde sıklıkla durulan “ilke” ifadesini “cılga” ile örtüşen görüyorum. İlkesiz dendiğinde, anlam olarak tam da cılgısızın temel tadına varıyorsunuz. Elbette yerel çağrışım yükleri sebebiyle cılgı/cılgısız ilke kadar yoğun ve net değil. Aklınızda kalsın diye söyledim. Şu da bir gerçek ki, cılga sözcüğünün evrilmiş olumsuzu olan cılgısız daha bilindik, daha çok söylenirliğe sahip.

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, özellikle halk dilinde hatırı sayılır kelimelerin olumsuzları daha vurgulu, daha öfke bulaşıklı ve daha sık kullanıyor. Bu alışılmış durum cılgısız için de geçerlidir. Bu yaşıma geldim, cılgılı insan dendiğini duymadım. Dense kötü mü olurdu diye sorsanız, kesinlikle çok iyi olurdu derim.

Kestirmeden gitmek şu hayatta akıllıların bile şeytani uyanıklıktaki kişiler kadar kullanmadığı bir yöntem. Sırasında duramayanlar gibi sözünde duramayanlar da insani olan normalliğini zorlarlar. Her şeyi mübah görmek ruhu da cendereye alan bu zorlamanın doğurgusu bir sapmadır. Zihnin ve aklın değer ölçülerince işlerliğini zaafa uğratır. Değeri hesaba katmayan eylemin aklı, fikri ve yöntemi de vicdan ve merhamet dışıdır. Cılgısız insan işi de diyebiliriz değer ölçülerinden mahrum üretiye.

Kul beşer kul şaşar denir ya, aynen katılıyorum. İnsanın özgür davranışının tornası, daha ziyade ihtiyacı, bilgisi/becerisi ve psikolojisinden müteşekkil görünmez yapıdır. Bedenini bir yerden bir yere taşırken gözettiği coğrafi nitelikli doğrultuya davranışlarını üretirken veya toplam halini düzenlerken de ihtiyaç duyar. Bütün mesele bu ihtiyaçları karşılarken kullanılması muhtemel onlarca seçeneğin hangisini neye göre tercih edileceğinin bilincidir. İşte bunu başkalarının hakkını hukukunu gözeterek yaptıran bilinç ve niyetin saygıdeğer en kestirme yoluna cılga, kuralına ilke diyoruz.

Kimi canlar sırsıl, yolak, kaşka gibi sözcüklere de gönül koymuş olabilir. Anlayışla karşılarım elbette. Anlamını ele vermeyen sözcüklere yardım etmek lazım. Nasip olur ise başka bir yazımızda, sırsıldan bahisle bizi anlatmaya devam ederiz.

Türk Dil Kurumumuz cılga sözcüğünün değişik anlamlarını ince daldan cuğula kadar gayet açık ve çok güzel vermiş. Ben bizim oralar temelli tümüyle cılgısızlığa ışık tutayım istedim.

Sözlerinde, cılgayı umursamayanlar genelde “toprak yok” demeyi tercih etmiş olsalar da ben yine yüreğinizi bayram süzgecinden geçirip şu güzelim türküye yaslayın dilerim:

Ay akşamdan aş da gel,
Cılga yola düş de gel.

Allah eyvallah!

Abbas Turan
26.06.2023



Anahtar Kelimeler: CILGA !