ÇİĞ ÇAĞ

ÇİĞ ÇAĞ

ÇİĞ ÇAĞ

?Gözlerinin dalışı bile çok çiğ, çünkü? 

Çünkü hançer nakışlarda bu çılgın çağrı, Bu çürük iplik, bu ensiz atkı??

Akşam kızıllığının, yağmurun raksıyla bütünleşmesi, daha bir ayrıştırıyor her şeyi.

Kekremsi bir duygu? Her şeyi berhava eden çiğlikler, içine doğru akan ırmakları, daha da gümrahlaştırıyor sanki.

Biliyorum, çiğ bir çağ bu?

Her şeyin anlamını, bir anlamsızlık içinde yerle bir ettiği çağ? Umarsız kovalamacıların, suretsiz düşlerin, ruhu ve aşkı berhava eden kabalıkların yaşandığı, çiğ bir çağ bu biliyorum...

Nazenin yüreklerin, düşsel ideallerini zorlayan ve bütün gizleri savuran, bir çağ bu yaşadığımız.

Umarsız kalabalıkların, dişlerine kan değmeden geçirmedikleri günlerin bile, tahammülüne sığmayacak bir şey bu. Obur bir bedenin, zamanla, narin ruhları bile içine alan bir dinginlikle, çiğneyip çiğneyip yutmaya çalıştığı bir çağ?

İnadına, kendini tüketme çılgınlığı içine sokan kalabalıkların, ağızlarını su ile çalkalayıp, yeniden ama yeniden, dişlerini kan ile bütünledikleri bir akıl tutulması bu?

Maskeli bir balo yaşadığımız. Çiğ çağın bize kurguladığı bir balo. Yapmacık gülüşler, yapmacık sözler ve yapmacık sevdalar?

Çiğ çağ bu, biliyorum bize giydirilen deli gömleği?

Akşamın kızıllığına dair bir düşünceyi, hayatla bütünlemeden, obur iştahların, obur düşüncelerini çiğnedikleri bir yavanlık bu?

Dişine, her gün kan değen ve bir ertesi güne yeniden kanla girmeyi düşleyen nice ruhun, sadece güzeli ve güzelliği, tatmaması için oluşturulmuş bir sahte, sahne bu sanki.

Bir mizansen bu yaşadığımız? İrkilip irkilip, yeniden uyup uyandığımızda, yine aynı oyunla bütünlendiğimiz tuhaf bir şey bu?

Biliyorum, çiğ bir çağ bu?

Nazeninliği, içinde barındıramayacak kadar, kaba bir çağ bu? Devamlı bir yeni günü, yeni ihtiras ve obur bayat iştahlarla yağmalayan, içi boş bir oyun bu?

Yaşamak, barbar işidir hani? Bu çiğ çağa uygun bir yaşamak. Sadece barbarların tahammül edebileceği çiğliklerin, alıp başını gittiği bir çağ bu.

Sadece tüketen ve sadece içi boş kahkahalarla ruhların yağmalanıp, öte bir aşk ve hayalin berhava edildiği bir oyun bu?

Gölgelerin bile ıssız bir endamla, kendi kaderlerini ördükleri, kendi iç rayihalarından damlalar pay etmeye yanaşmaya cesaret edemedikleri bir çağ bu.

Kuytuda bir şiirin, mısralardan ördüğü düşsel bir aşk ile bile, yüzleşmeye yanaşamadığı bir çağ bu. Bütün çiğlikleri içinde barındırdığı, duyguya dair ne kadar kıymet varsa yerle yeksan ettiği bir çağ bu?

Çiğ bir çağ bu?

Ardı arkasına, giydirilen deli gömlekleri. Birini yıkamak için çıkardığımızda, yenisini kendi ellerimizle yanı başımızda hazır tuttuğumuz bir çiğlikler çağı bu?

Biliyorum, yaşamak oyununda, katlanmamız gereken bir çağ bu. İstesek de istemesekte, yaşamamız gereken bir çağ bu?

Berhava edilen her şeyle birlikte? Esrik düşlerin, zarafetin aşk haliyle bir anlamda, kendi hayalini bile, çiğliklerden kurtaramadığı bir çağ bu.

Biliyorum, çiğ bir çağ bizim yaşadığımız? Bir oyun, oyun içinde bir oyun bu? Yaşamak oyununda, çiğ bir oyun bu?



Anahtar Kelimeler: 0