BİR ZAMANLAR NADİDE BİR TABLO GÖRÜNÜMÜNDEKİ KEPENEK CADDESİ

BİR ZAMANLAR NADİDE BİR TABLO GÖRÜNÜMÜNDEKİ KEPENEK CADDESİ

BİR ZAMANLAR NADİDE BİR TABLO GÖRÜNÜMÜNDEKİ KEPENEK CADDESİ

Bir zamanlar sarayın önünden başlayıp şehrimizin derinliklerine doğru uzayıp giden üç ana cadde vardı. Tabanlarına kurşuni renkte parke taşların döşendiği bu caddelerden biri İstasyon Caddesi, diğeri Atatürk Caddesi, güneşin doğduğu yöne giden caddeye de Kepenek Caddesi derdik. On metre kadar genişlikte olan bu cadde, Vilayet binasının güney tarafından başlar, kimi yerde daralıp kimi yerde genişleyerek Mehmet Ali Hamamının yanı başındaki Mavi köşe dediğimiz mevkiye kadar devam ederdi.

Bu cadde; başlangıcının yirmi, yirmi beş adım ilerisinde, İrade-i Milliye gazetesinin yayınlandığı Vilayet Matbaası vardı. Matbaanın önünden birkaç adım ilerleyince, ahşaptan yapılmış tarihi bir Sivas konağında, Sıhhat ve İçtimai Muavenet vekâleti Sivas şubesi şehrin ahalisine sağlık hizmeti sunardı. Bugün elli yaşın üzerindeki Sivaslılar burayı çok iyi bilir. Çünkü nişanlı çiftlerin bu müessesede gerekli muayeneleri yapıldıktan sonra, ??evlenmelerine mani teşkil edecek bir durumları yoktur.?? Raporunu aldıktan sonra, nikâh memuru Şevki efendinin karşısına nikâh kıydırmak için otururlardı.

Bu cadde üzerindeki Sağlık Müdürlüğü binasının önü faytoncuların durakları için başlangıç noktası idi. Burada günün her saati yirmi otuz faytondan oluşan beklenti caddenin aşağılarındaki betonarme bir binayı müşterek kullanan, bölge Orman Müdürlüğü ile Noter dairesine doğru uzayıp giderdi. Bir kilometre kadar uzunluğundaki bu caddeyi, önce Sularbaşı yönünden gelen Kazıklık, bir adı da mal ırmağı olan su, daha sonra Mundar ırmak, yolun sonlarına doğruda Kehilce değirmenini çalıştıran su, ??BU DEĞİRMEN CELALİNCE APARTMANI?NIN YERİNDE İDİ.?? Taştan yapılmış kanallarla gelir, Kepenek Caddesini enine üçe bölerdi. ??2006 senesinde Doğalgaz için bu cadde üzerindeki çalışmalar sırasında, taştan yapılmış o zamanki tarihi su kanalları gün yüzüne çıkarılmıştı.??

Caddenin sonlarına Kız Enstitüsü, üç ilkokul, Sivas?ın tek ortaokulu, Numune hastanesi ile cilt ve zührevi, verem, doğum, kuduz, frengi hastaneleri, mesire alanı, etembey parkı ile barajı, paşa bostanı, Mehmet Ali, Şirinoğlu ile Çay hamamı, Kehilce ile Akdeğirmen bu semtte oldukları için günün her saat inde dolup boşalan yollardan biriydi Kepenek Caddesi. İki tarafı kaldırımlı olan bu caddenin üzerinde, karşılıklı sıralanmış evler, konaklar, çeşitli işyerleri, dükkânlar birbirlerini daha bir yakından görebilmek hevesiyle, sanki öne doğru eğilmiş bir his uyandırırdı bu caddeden geçen insanlara; buradaki esnaf grupları diğer çarşılardaki esnaflar gibi daha fazla kazanmak hırsına kapılmazdan kanaat kapısını bilinçli aralarken, gönül kapılarını sonuna kadar açık bırakırlardı.

Bu cadde üzerindeki fotoğrafçılar diğer semtlerdeki fotoğrafçılara göre daha fazla yekûn tutardı. Foto Stil, Turan Erkin, Foto Kral, Nevzat Ünalmışer, Foto Güven Necmettin Ağabey, Foto Sabah Recep Sönmezgil, Foto Net Alman Turan, Foto Örnek Hüseyin uçuk, Foto Çeker Mehmet Sübütey, Foto Can Mehmet ağabey, Foto Sabah Şükrü Emmi, Foto Nuri, Foto Sebat Recep Ersin. Ayrıca Ali ağa camisinin aradaki möhürcü Bahattinle Sami usta isimlerini hatırlayamadığım bazı fotoğrafçılar da dükkânlarının yakınındaki bir duvarın yüzüne, renkli ipliklerle Sivas hatırası yazılı ve de kenarlarına ganaviçe iplikleriyle yaprak çiçek motifleri işlenmiş siyah renkte irice bir çarşaf gerer, inip kalkabilen üç ayaklı, attarların para çekmecesine benzeyen fotoğraf makinesini bezin tam karşısına denk gelecek şekilde yerleştirirdi.

Yıkıları yeni terleyen gençler gelir buraya ömürleri kemale ermiş yaşlılar, utana sıkıla, yeni evliler gelir, suretlerini geleceğe taşımak için otururlar siyah bezin önündeki laçkalaşmış kırık bir sandalyenin üzerine, gözlerini kırpmadan nefes dahi almama çabasıyla gözlerini dikerler fotoğraf makinesinin parlak bir cıncığa benzettikleri objektifine, fotoğrafçı; makinenin arkasından sarkan siyah bir patiskanın içine başına sokar, suretini çektiren müşteri karanlık bir alem de ustanın ne yaptığının merakını düşünürken çıt! Sesiyle kendine gelir.

Geleceğe taşınan sureti artık ebedileşmiştir. Usta fotoğraf makinesinin içindeki içinden çıkardığı fotoğrafları müşterisinin şapkasının içine koyduktan sonra tekrar başına örterken kuruduktan sonra şapkadaki fotoğraflarını almasını tembih ederdi.

Devamı Haftaya?



Anahtar Kelimeler: 0