BAŞKAN ALEX?İ MİLLETVEKİLİ YAPSANA!

BAŞKAN ALEX?İ MİLLETVEKİLİ YAPSANA!

BAŞKAN ALEX?İ MİLLETVEKİLİ YAPSANA!

Nur topu (!) gibi, yeni bir gündemimiz oldu. Eksik mi kaldı? Hem de şu sıcak gündemde? Bizde; yazarımız Ayşegül Ergin?in ??Biz Alex?e ağlarken?? başlıklı, ibret dolu yazısına, özelde Alex, genelde futbol ? siyaset ilişkisini irdeleyerek küçük bir katkı sunalım. Üç büyük kulübün taraftar profiline baktığımızda; batıdaki örgütlenmeye benzemeyen aidiyetinin mantıksal dayanağı olmadan, önce hasbelkader, sonrası aile büyüklerinin ENDOKTRİNE etmesiyle oluşmaktadır. Büyük kalabalıkların ilgisini çeken bu oyun, arkasına aldığı milyonlarla da siyasetin ilgi odağı olmuştur. ? Portekiz de; diktatör SALAZAR?la başlayan, komşusu İspanya da; diktatör FRANCO ile devam eden kitleleri DEPOLİTİZE aracı olarak kullanılan FUTBOL; 1950 Dünya kupası öncesinde Brezilyada 220.000 kişilik stadyumla anıtlaştırılmıştır. ? Yukarıdaki üç ülke futbol dünyasında, İngilizlerin icadından sonra bu endüstrinin en büyük oyuncuları olmuşlardır. ? Bu iki diktatör futbolun bugünkü geldiği noktayı herhalde planlamadılar, hatta hayal bile edemediler. ? Özellikle, İspanyada Katalanların siyasi davalarının simgesi olan Barcelona, resmi ideolojinin takımı Real Madrid, hava kuvvetlerinin kurduğu Atletico Madrid?in, özellikle ilk iki takımın dünya futbol endüstrindeki etkinliğine bakarsak çok daha iyi anlamış oluruz. ? Türkiye?de futbol ? siyaset ilişkileri her zaman kendini gösterse de, en yoğun ilişki 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, Akdeniz de ki diktatörler Salazar ve Franco`dan 30 yıl sonra; ilke olarak aynı, yöntemi tirajı komik sonuçlarla futbola da çeki düzen (!) vermişlerdir. 1980?den önce iki grup olan 3. Lig, Avrupa ülkelerindeki uygulamaya uyarak kaldırılmışken, ihtilal yönetimi tarafından 1984 yılında 11 grup 200 takımla yeniden kurulmuştur. İhtilalın paşası aynı zamanda devlet başkanı sıfatıyla ülke çapında yaptığı gezilerde, pankart açarak dilekde bulunan pragmatik (asıl; yağcı) vatandaşların ??takımımızı 3. Ligde istiyoruz?? taleplerine paşamız; haydi sizi de aldım diyerek 3. Lig bataklığının oluşmasına hizmet etmiştir. Lisanslı futbolcu sayımızın 10 katı olan ülkelerde olmayan profesyonel takımla lig böylece bizde zuhur etmiştir. Şöyle ki; yaklaşık 300 takımlı, haftada 150 müsabaka 450 hakem (bunu rotasyonla 900 ? 1000 düşünebiliriz) gözlemci ve temsilciyle yaklaşık 1500 kişi, yani sahada adalet dağıtacak? PEH! Bu kadar profesyonel hakemi nereden bulacaksınız? Tabii ki ordu mensuplarından? Bu garabet oluşum 28 yıl sonra, yani bugün; her yıl azalarak ancak bu sayıya indirilmiştir. Bugün Türk futbolu UEFA?da 12. Sırada bir alta düştüğü anda; Şampiyonlar ligine ön eleme oynamak zorundadır. Fiyatlandırmada 6. Sırada olan ligimizin bugün ağababaları ve Alex tipindeki oyuncular; yukarıdaki skalaya göre yüzde yüzde fazla para alıyorlar veya bunlara dağıtıyorlar. Ülkenin en fazla kazananları olarak, hayrınıza iş yapmış tafralarını lütfen bırakın, Avrupa da ki vergileri hesaba kattığımızda muadillerinizden dört kat fazla alıp, uluslar arası hangi başarıyı getirdiğinizin hesabını verin, hem de size bu parayı veren yöneticilerle birlikte? Sahadaki oyun zekâsı kadar, saha dışı gündemi belirleme ve yönlendirme ustası olduğu anlaşılan Alex efendinin bu gidişle; ülke gündemindeki ağırlığına göre, genel siyasette de değerlendirilebilir (!). Öyle ya; kulüp içindeki gelecek planlarının parçası olan, Brezilyalının ülke siyasetine de katkısı olur, sevenlerinin oyuyla (!)? HER RENGİ BOYADIK BİR FISTIKİ YEŞİL KALDI

Anahtar Kelimeler: 0