AR DÜNYASI MI! KAR DÜNYASI MI?

AR DÜNYASI MI! KAR DÜNYASI MI?

“Paranın hâkimiyeti devam ederken, Brütüs’ün fazilet için söylediği, hürriyet de kuru bir kelimeden başka bir şey değildir. Para için bütün mukaddesler, Ahlak kıymetleri ve hayatlar feda edilebiliyor. Öyle bir hırs ki, Frikya kralı Midas’ın efsanesini hatırlatıyor: Midas altına âşıktır. Elinin dokunduğu her maddeyi altına çevirecek, tılsımlı bir kudrete sahip olmak ister ve şarap tanrıcasına Bachus’a müracaat eder. Dileğini yerine altın delisi kralın elinin değdiği her şey, yiyeceğine ve içeceğine kadar varıncaya kadar her şey birdenbire altın kesilivermiştir. Midas dört yanını parıl parıl kaplayan bu altın dünyası içinde açlığa mahkûm olduğunu görünce, eski haline dönmek için Tanrıya yalvarır.”

Tarihten gelen masalsı anlatıyla ilave günümüz insanlarının nasıl para karşısında şapka çıkarttıklarına ibretle izliyoruz. Yeşil sahaların kralları, kendilerini yeryüzü kralı sanan asık yüzlü, mat gözlü, kendince sert görünümlü takım çalıştırıcıları, danışmanlar, siyasetçiler, madrabazlar, mal severler, daha fazla kazanma ihtirasının gönüllü kurbanları oluyorlar.

Kadınların fendi erkekleri yendi. Rezil olmadan vezir olunamazmış, geçmişin tecrübesi böyle ses veriyor. Fransız atasözü ise, büyük sözü dinlemeyen trampet çalar demişler. Hal böyle olunca köşe dönme, beleşten para kazanma, hâkim düstur olmaya başladı. Sahi kimler açtı bu kapının tokmağını, tabi ki ANAP ve Özal. Kimler devam ettiriyor, Sayın Erdoğan ve iktidarı, yirmi senedir gözler paradan başka bir şey görmüyor. Nerde para orada siyasal güç aktörlerini görüyoruz. Yasal olsun olmasın hiç önemli değil, önemli para, para, para.

Toprak, kadın ve altın, uğruna yaşanmış bütün savaşlar. Roma, Yunan, Mısır, Babil, Pers, Mısır, Cengiz, Timur, Emevi, Abbasi, Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde, toprak uğruna verilen savaşlar, kadınların saltanata ki, belirleyici güçleri, entrikaları dillere destan, tarihlere konu başlıkları olmuştur. İnsan doğasında var olan kazanma hırsı hiç şüphesiz bir noktaya kadar normal görülebilir, belli bir noktadan sonrası ise hırs ve tamah diye tanımlanmış ve her şeyde olduğu gibi paranın da gem vurulması gereken bir meta olduğu konusunda varılan ortak düşünce ile sınırlandırılmak istendiği dönemler olmuştur. Lakin ne mümkün paranın saltanatını yıkmak mümkün olmamış, tebaayı esas duruşta, el pençe divan durduranlar, krallar, naipler, diktatörler, monarşistler, cumhuriyetçiler, halkçılar, inanan ve inanmayanlar, darphanenin gücü karşısında eğilmek zorunda kalmışlardır. 

TV’LERE baktığımız da, haber programlarında her gün yeni bir vurgun, talan, soygun, kirli ilişkiler, esrar, eroin, uyuşturucu ve kaçakçılık olayları hız kesmiyor. Ne oluyor, nerde yaşıyoruz, nasıl bir ülke olduk. Kim verecek bu soruların cevaplarını, seçilmişler mi, atanmışlar mı? Bize karanlık, Allah hak getire. Yirmi yılda ne hale geldik cemiyet olarak, oysa hedef, temiz toplum, şeffaf siyaset, adil ve eşit bir yaşam şartları oluşturmaktı. İlk çıkış 2002 de verilen start böyleydi, ne oldu. Köprü altından çok sular açtı eski çamlar bardak mı oldu. Galiba öyle oldu. Atı alan Üsküdar’ı geçti, yetişene aşk olsun. Sanki bugünün dünyası, ar dünyası değil, kar dünyasına döndü. Ne olurdu, Frikya karalı misali, paragözlerin har yanı buz tutsaydı da el âleme ibret olsun diye gezeydiler. 

Bu vesile ile, Milletçe hepimizi yasa boğan menfur bir saldırı ile Irak’ın Kuzeyinde şehit olan kahramanlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Orta doğunun kaynayan, kaynatılan bulgur kazanında, insanların yarın daha mutlu ve neşeli uyanmalarını temennisiyle. Bütün Silahların susmasını, askeri, tank, uçak ve postalların, kışlalarına geri dönmelerini arzu ederken,yeni  yılın yeni ufuklara, müjdelere, kapı aralaması dileğini yeniliyorum.

Kalın sağlıcakla.



Anahtar Kelimeler: DÜNYASI ! DÜNYASI ?