AH BE SİYASET

AH BE SİYASET

AH BE SİYASET

Siyaset ne kadar büyük bir şeydir ki insanlar her türlü entrikalarla dostluklarını, sevdiklerini, sevenlerini harcayabiliyorlar... Bunu görmek için uzağa gitmeye gerek yok. En iyi anlatan yerel siyaset, en iyi anlatan Sivas.... İktidarı, Muhalefeti, Meclis içindeki, dışındaki tüm siyasilerde aynı durumu görmek mümkün. Hatta bu siyasi virüs hücrelerimize o kadar işlemiş durumdaki, en küçük derneklerde dahi siyasetsiz sonuç almanın yolu yok. 7 arkadaş bir araya gelip bir dernek kuruyorlar. Kurarken hedef insanlar, insanlık, memleket... Sonra ne mi oluyor; bu 7 kişi birbirinin önüne geçmeye çalışıyor. Siyasetin her yönünü, kıvraklığını kullanmaya başlıyor, işi büyütüyor, kimi toplumda yer edinme çabası içerisine giriyor, kimi ise bu sistemden akçe kazanmanın yolunu arıyor. Dert yanıyoruz, ey vekiller, ey bakan; dönünde bir şehre bakın... Ticaret Odası, yöneticisinin amaçları uğruna kullanılan bir kuruluş haline geldi... Geldi geldi de kimi kime şikayet ediyoruz. Acaba onlar bu siyasi gücü nasıl aldılar. Gücü aldılar da kimlerle oturup kalktılar. Kimlerle yediler, kimlerle içtiler.... Siyasetin vazgeçilmezi olan en tepedeki ile en alttakinin buluştuğu yemek masalarıdır. O masaların etrafına tabi güçleri orantısı ile yerleştirilmiş olanlar hedef olarak kilitlendikleri bir üst makamlarla bir araya gelir ve entrikaların tohumlarını ekerler. Öyle ki bu entrikalar gülücükler arasında, hatta kahkahalar altında süslenerek işler. Adı toplantı, adı organizasyon, adı brifing, adı seminer, adı sempozyum... Ama asıl adı SİYASET..... ve sonunda YEMEK Kim kimin yanında, kim kiminle birlikte, kim yanlış adım atıp güç kaybedecek herkes bunun peşinde.... Zarflar atılır, kartlar açılır. Herkes oyununu oynar. Arada saflarda olur tabi. Bunlarda ya bak ne muktedir insanlar demeyi ihmal etmez. Bilmez ki hepsi birbiriyle oynuyor. Bir ceket ortada, ama o ceket hepsinin sırtında. Kimi cebini çok dolduruyor, kimi az. Ama az dolduran çok doldurandan daha çok doldurmanın peşinde olduğu bir yapı... Biz yine o saflardan biri olarak artık şehrin hücrelerine işlemiş bu oyunlara son verilmesinin beklentisi içerisinde olduğumuz gerçekliği ile güvendiğimiz kişi, bunlardan uzak olduğuna inandığımız veya inanmak istediğimiz kişi sayın bakanımız yani İsmet Yılmaz`ı halen beklemekteyiz... Tüm saflığımızla sayın Yılmaz şehri izliyor, kimin ne yaptığını biliyor ancak herşeyin zamanını bekliyor diye ümit ediyoruz... Bu izlem sonunda elbet diyecektir ki Ey kocaman TSO başkanı kaç yıldır görevdesin... Kime çalıştın, şehre ne kattın, neyi bekliyorsun... Ey yıllarını koltuğuna adamış DEMİRGİL ve KÖKSAL, esnafınızın ne kadar yanındasınız... Tabi bunlara muhakkak ki parmak basacağına inancımız olan Yılmaz, kendinden olmayan belediyeye ses çıkarmayacaktır. Bu da doğal tabi... Enkaz olarak ta olsa 2013 seçimlerinde teslim alma yoluna gidecektir. Tüm saflığımızla ve inancımızla Yılmaz kurumlara da el atacaktır. Kültür Müdürüne sen ne yapıyorsun, Karayolları müdürüne yeter artık yapboz oynamayı bırak, idari amirlere halkın içine inin, Aynı yüzlerle aynı masalarda toplanmayı artık terkedin diyecektir... vs..... Bunlara çok şey eklenir. Niye mi? Çalışan yok ki... İl Genel Meclisi. Acaba içerisinde kaç tane şehir için gece gündüz çalışan var... Belediye Meclis üyeleri. Hedefleri ne... Teşkilatlar.... vs.......................... Tabi bunlar inandıklarımız... İnanıpta olmasını istediklerimiz... Ha bu arada siyasette şehir güç kazandı  AK Partinin son kurultayıyla. Sivaslı olarak Ekrem Erdem her zamanki gibi MYKY girdi. Edibe Sözen koltuğunu aldı, Musa Demirci hakem heyetinde rolünü kaptı. Son olarak ise en çok sevindiğim Şadiye Öztürk hakem heyetinde yer aldı.... Şimdi bu 4 ayağın üzerine konacak adı icraat olan tabla?nın da bir an önce konması lazım.  

Anahtar Kelimeler: 0