3 KAFADAR 3 ŞAŞKIN ÖRDEĞE DÖNDÜ

3 KAFADAR 3 ŞAŞKIN ÖRDEĞE DÖNDÜ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Pensilvanya`daki zat, `Hükümeti düşüreceğiz, elimizde çok önemli dosyalar var. Emniyet, yargı elimizde. Ses kayıtları var, yaramazsa montajlar dublajlar var` dedi. CHP ve MHP genel başkanları buna inandı. Ama hesaplar tutma

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Pensilvanya`daki zat, `Hükümeti düşüreceğiz, elimizde çok önemli dosyalar var. Emniyet, yargı elimizde. Ses kayıtları var, yaramazsa montajlar dublajlar var` dedi. CHP ve MHP genel başkanları buna inandı. Ama hesaplar tutmadı, tuzak bozuldu" dedi. Milletin bunlara itibar etmediğini söyleyen Erdoğan, "Ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. 3 kafadar, 3 şaşkın ördeğe döndü" diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin mitingine ve Suruç Tüneli`nin açılış törenine katılmak üzere Şanlıurfa`ya geldi. Saat 13.40`ta özel `Ana` uçağı ile eşi Emine Erdoğan ve Orman ve İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile birlikte kente gelen Başbakan Erdoğan`ı GAP Havalimanı`nda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile bürokratlar karşıladı.

BU ACI MESELEYİ ÇÖZECEĞİZ

Konuşmasına `çözüm süreci` ile bölgede oluşan bahar havasından bahsederek başlayan Başbakan Erdoğan, 3 Kasım 2002`de iş başına gelince en önemli sorun olarak gördükleri terörü çözmek için çalışma başlattıklarını söyledi. Terör nedeniyle çok büyük acılar çekildiğini; polis, asker ve korucuların şehit verildiğini anlatan Erdoğan şöyle konuştu:

"Ocaklar söndü, yürekler yandı, huzurumuz kaçtı. Bunun yanında maddi olarak çok ağır bedeller ödedik. Doğu ve Güneydoğu`daki şehirlerimiz hizmetlerden, yatırımlardan uzak kaldı. Buralara yol yapılmadı, okul yapılmadı, hastaneler yapılmadı, üniversiteler yapılmadı. Biz geldikten sonra şu ana kadar Şanlıurfa`ya yapılan yatırımların toplam bedeli 18 katrilyon. Cumhuriyet tarihindeki yapılan yatırımları toplayın bunu bulmaz. Biz terör sorununu hukuk içinde hamdolsun çözüyoruz. `Bu sorunu demokrasiyle çözeceğiz` dedik, `Bu sorunu ekonomik kalkınmayla, hizmetle, yatırımla çözeceğiz` dedik, `Bu sorun sadece güvenlik tedbiriyle çözülmez` dedik, `Kültürel, demokratik, insani hakları teslim ederek çözeceğiz` dedik. En önemlisi de `Kardeşlik hukuku içerisinde çözeceğiz` dedik. Önümüze çok engeller çıkardılar bu sorunu çözmeyelim diye. Çok saldırdılar, tahrikler yaptılar, partimizi kapatmaya kalktılar. Ama başaramadılar. Biz yolumuza milletimizle devam ettik. Bu yola elimizi, kolumuzu bütün bedenimizi hatta canımızı koyduk. Bu acı meseleyi mutlaka çözeceğiz. Bu ülkede kardeşliği en güçlü şekilde tesis edeceğiz."

`PENSİLVANYA`DAKİ ZAT, ÇÖZÜM SÜRECİNE SALDIRDI`

77 milyonun birlikte olmasından rahatsız olanların terörün sona ermesi için başlattıkları `çözüm süreci`nin farklı şekillerde sabote edilmek istendiğini ifade eden Erdoğan şöyle devam etti:

"Şimdi bakın biz bu sorunu çözmek için, annelerin gözyaşlarını dindirmek için samimi mücadele verirken önce Oslo sürecini sabote ettiler. Arkasından MİT müsteşarımızı tutuklamak, devre dışı bırakmak istediler. Arkasından Paris`te suikastlar yaptılar. Süreci bozmak istediler. İşte en son 17 Aralık darbe girişimiyle, 25 Aralık darbe girişimiyle çözüm sürecine saldırdılar. 16 Kasım`da Diyarbakır`da tarihi buluşmayı gerçekleştirdik. Irak`tan sayın Mesut Barzani Diyarbakır`a geldi. Şanlıurfalı İbrahim Tatlıses geldi, 38 yıldır ülkesinden, vatanından, toprağından uzak kalan Şivan Perver Diyarbakır`a geldi. Diyarbakır`da muhteşem tablo oluştu. Sadece Diyarbakır değil tüm Türkiye bu tablodan etkilendi, duygulandı. Bana telefonlar geldi ve sevinç gözyaşları döküldü. Türkiye`de barış, çözüm, kalıcı bahar umudu çoğaldı. Peki, ne yaptılar? Dershane meselesi çıkardılar, bu muhteşem buluşmayı gölgelemek istediler. 17 Aralık darbe girişimini başlattılar. Çözüm sürecini tümden baltalamak istediler. Kim yaptı? Pensilvanya`daki bir zat ve onun buradaki maşaları, onun buradaki yandaşları. Tabi bunlar yargıda, emniyet güçlerimiz içerisinde, devletin diğer kurumları içinde de örgütlenmişler. Doğu ve Güneydoğu`daki, Şanlıurfa`daki, Diyarbakır`daki bahar havasından rahatsız oldular. Gençlerin ölmeyecek olmasından rahatsız oldular. Bölgedeki değişim, gelişim, kalkınmadan, kardeşlikten rahatsız oldular. Şanlıurfa ile Trabzon, Diyarbakır ile İstanbul, Van ile İzmir`in kucaklaşmasından rahatsız oldular. 77 milyonun bir beraber olmasından rahatsız oldular."

`BEDİÜZZAMAN`A ZULMEDEN CHP İLE KOL KOLA DOLAŞIYORLAR`

1960 yılında Şanlıurfa`da vefat eden Bediüzzaman Saidi Nursi`nin yaşamını anlatan Başbakan Erdoğan, "54 yıl önce Saidi Nursi için Şanlıurfa`da büyük bir cenaze merasimi düzenlendi. Saidi Nursi Hz. İbrahim`in dergahına defnedildi. 27 Mayıs müdahalesi oldu, hayatı boyunca Saidi Nursi`ye huzur vermeyen özgürlüğünü elinden alan, sürgünlere mahkûm eden CHP zihniyeti maalesef öldüğünde de onu rahat bırakmadı. Saidi Nursi`nin dirisine zulmedenler ölüsüne bile tahammül edemedi. İşte bu CHP zihniyetiyle şu anda güya onun izinde olduğunu iddia eden Pensilvanya`daki zat el ele, kol kola dolaşıyor. Darbe tuzaklarını beraber kuruyorlar. Saidi Nursi`ye en ağır zulümleri yapan ona hayat hakkı tanımayan ölüsünü bile Şanlıurfa`dan çıkarıp götüren CHP zihniyeti ile Pensilvanya`daki zat birlikte hareket ediyor" diye konuştu.

`3 KAFADAR 3 ŞAŞKIN ÖRDEĞE DÖNDÜ`

Bediüzzaman`ın Türkiye`nin değişik şehirlerindeki hatırasının Pensilvanya ile CHP ittifakından dolayı yaralandığını söyleyen Erdoğan şöyle devam etti:

"CHP budur ya. Şimdi CHP ile kol kola olan bu Pensilvanya`daki zat istismar yapıyor. Bediüzzaman ifadesini ağzına almaz. Böyle bir yapı içerisinde, tezgahı görüyor musunuz? Ne yapıyorlar kendi televizyonlarınızda sevgili Peygamberimizi miraçtan indiriyorlar, kamyonete bindiriyorlar. Bu senaryoyu kim onaylıyor? Pensilvanya`daki zat. Akıl veriyor, o dizide sadece sevgili Peygamberimize hakaret edilmiyor, o dizide benim Kürt kardeşime de hakaret ediliyor. Çözüm sürecine, kardeşliğimize hakaret ediliyor. Bu Pensilvanya`daki zat Kürt olduğu için Saidi Nursi`den uzak kaldığını bizzat kendisi ifade etmiş bir zattır. İşte bu ırkçılık, bu düşmanlık halen devam ediyor. Şu anda da zat terör meselesinin çözümünü engellemek, kardeşlik, huzurun önüne geçmek için CHP, MHP`yi kullanıyor. Oslo sürecinde başarılı olamayan, 7 Şubat MİT hadisesinde başarılı olamayan, çözümün sürecini sabote edemeyen ittifak 17 Aralık darbe girişimiyle başarılı olacağını sandı. Pensilvanya`da CHP ve MHP`yi çok kötü aldattı, tuzağa düşürdü. Ne dedi; `hükümeti düşüreceğiz, elimizde çok önemli dosyalar var. Emniyet, yargı bizim elimizde. Ses kayıtları var, yaramazsa elimizde montajlar, dublajlar var` dedi. CHP ve MHP genel başkanları buna inandı, böyle bir darbe girişiminde yer aldı. Ama hesaplar tutmadı, tuzak bozuldu, millet itibar etmedi. İşte şimdi ortalıkta kala kaldılar. Ne yapacaklarını şaşırmış durumda 3 kafadar 3 şaşkın ördeğe döndüler."

`HOCANIZ AKŞAM BAŞKA, SABAH BAŞKA`

Ak Parti`ye oy verilmemesi için `abla` ve `abi` adıyla ev ev dolaşıldığını ifade eden Erdoğan, "Bunlar `Ak Parti`yle oy vermeyin kime oy veriyorsanız verin` diyorlar. Sizin bu imamınız 10-11 sene önce ne diyordu? O zaman `Ak Parti`ye oy verin` mi diyordu? Eğer o zaman Ak Parti`ye oy verin diyorsa ya o zaman yanlış yaptı, ya imamınız şimdi yanlış yapıyor. Ak Parti aynı yerde duruyor, ülkeye hizmet vermeye devam ediyor. Hocanız akşam bir başka, Sabah bir başka. Aynen bu CHP, Bahçeli gibi. Tehdit, yalan şantajı meslek haline getirmiş anlaşılan korku dağları sardı. Sandığın rengi belli oldu, paraleller korkmaya başlardı" dedi.

`ÖĞRENCİLERİ KURUMLARA, OTELLERE YERLEŞTİRECEĞİZ`

Son dönemlerde 28 Şubat süreci benzeri ikna odaları ile Ak Parti`ye oy verilmemesine yönelik çalışma yapıldığını ifade eden Erdoğan, "Fabrika sahipleri işçilerini `Ak Parti`ye oy vermeyin` diye ikna ediyorlar. Adeta 28 Şubat`taki gibi ikna odaları kurdular. İşyerlerinde, okul, yurt, dershanelerde kızları erkekleri ikna odalarında ikna etmeye çalışıyorlar. İkna olmazsa atıyorlar. Üniversite gençlerine sesleniyorum, bunların yurtlarında evlerinde kalanlara sesleniyorum. Kredi Yurtlar Kurumu yurtlarında boşluklar tespit edildi, sizleri oraya alabiliriz. Hemen Milli Eğitim`e müracaat edin eğer yer yoksa otellerde ağırlayacağız. Devletin kurumlarında ağırlayacağız. Buların zulmüne sizi asla muhatap etmeyeceğiz" diye konuştu.