AŞIK ÖZLEMİ DEĞME FELEK TÜRKÜSÜ 

AŞIK ÖZLEMİ DEĞME FELEK TÜRKÜSÜ 

Muammer Badem( Özlemi ) ile Ümmü,Amasya Gümüşhacıköy'de lisede okurken biribirlerini severler. Lise son sınıfta kendi aralarında,ailelerinden  habersiz nişanlanırlar.
Ümmü, köyleri İmirler'de bir söğüt ağacının altında,Muammer'e isminin baş harfinin yazıldığı oyalı mendili hediye eder. 

Muammer ,Ankara'da Üniversiteyi kazanır okumaya gider. 12 Eylül de, Devrimci gençlik derneğindeki panoya "Birtanem"isimli şiir yazar. Şiir için siyasetten tutuklanır,cezaevine düşer. 

Güzel Ümmü ile bir devlet memuru evlenmek ister, Ümmü kabul etmez, ben Muammer'i seviyorum başka biriyle asla evlenmem der. Ümmü'nün babası baskı uygular. O cezaevinde yatıyor. Kim bilir kaç yıl yatar,örgütten tutukludur,çıktığında iş bulamaz sicili bozuktur. Kesinlikle olmaz der. Baskıyla, algıyla,yalanla Ümmü'yü Devlet memuru ile evlendirirler. 

Ümmü,akşam başını yastığa koyduğun da; Sevgilim, benim fermanım önceden verilmiş. Uykularım kevgir gibi delik deşik.sana içimde biriken sevdaları gönderiyorum,ben derin bir hasretteyim.Dertlerimi yele versem yel almaz,sele versem sel almaz. Son nefesimde sen var olacaksın. Seni sevdim her zaman. Ay'ım,Yıldız'ım,Güneş'im sen oldun. Geceleri kokun gelir içime akar, kulağıma bağlamanın tınısı ve yanık sesin dolar. Sonsuza kadar sönmez içimdeki ateş. İçimdeki ateş beni terk etmiyor,gönlümü avutamıyorum. Gönül yaram geçmiyor sevgili.

Muammer cezaevinde yatarken her ay anası ziyaretine gelir. Muammer anası her geldiğinde,Ümmü'yü sorar ,ona selam gönderir. 
Anası Ümmü'nün evlendiğini söyleyemez. Muammer 3 yıla yakın cezaevinde yatar. Çıktığında Ümmü'nün evlendiğini öğrenir.  

Muammer suskunlaşır. Suskunluk düştü payıma, yalnızlık ayırdım kendime der, gece gecelerimden  büyük, yüreğimin bir yanı acılı kaldı der,sazına sarılır.  Muammer bir daha Gümüşhacıköy'e ve kendi köyü İmirler'e gitmez.Zaten cezaevinden çıkar, bir gün sonra askere alınır. Ankara'da kendi düzenini kurar,evlenir çocukları olur. 

Gecelerin sessizleşen zamanında, çift camların ardında, dört duvar arasında hep sen gelirdin aklıma. Mavi gökyüzünü izlediğim zamanlar,haykırışlarım uzağında kalıyordun, demekki yad ele gelin gitmişsin. Çocukluğumdan, gençliğimden beri sevdiğimin hayali fotoğrafı benimle olacak. Zaman eskiyecek,senin bendeki yüzün hiç eskimeyecek sevgili.

Muammer kendini şiirlere ve bağlamaya verir, söylediği türkülerde Özlemi mahlasını kullanır.  
Aradan yıllar geçer, birbirlerini hiç göremezler, birbirlerinide hiç unutamazlar.
Ümmü çağın illet hastalığına yakalanır, günden güne hastalığı dahada ciddileşir.
Türkiye'nin her tarafında radyo evleri kurulmuştur. Gümüşhacıköy radyosu sık sık duyuru yapar, Hemşehrimiz,Aşık Özlemi şu gün, şu saatte radyomuzun konuk sanatçısı olacaktır. 

Ümmü ;Yorgun yüreğim Muammer'i özlüyor, onu özleyerek avunuyorum. Karanlık gecelerimde zaman geçmiyor, zaman ilaç değil yara oluyor içimde. Genç yaşımda hayat yordu beni,ne o bana gelebildi,nede ben ona gidebildim. İkimizde duvarların arasında kaldık, Muammer 4 duvarın arasında, bende baskı duvarının arasında kaldım, ben içimdeki dertten kurtulamam. Muammer'e hâllerimi bildirin,nolur .

Ümmü perişandır, etrafındaki insanlara benim dayanma gücüm kalmadı,ayrılığın vakti geldi. Ben öleceğim. Muammer cenazeme gelsin,mezarımın yerini o biliyor,yerini göstersin der.
Özlemi program için radyonun önüne geldiğinde, bir münibüs içinde kendi köylülerini görür şaşırır. 
Köylüleri; Ümmü vefat etti,senin cenazesinde bulunmanı istedi. Mezarımın neresi olacağını Muammer biliyor,o söylesin yerini derler. Özlemi çok üzülür. Gelen köylülere mezarın yerini, ağacın altını tarif eder,ben programdan sonra gelirim der, köylülerini yolcu eder.

Aşık Özlemi'nin içinde kor olan ateş, yeniden alev almıştır. Ayrılıgın vaktimiydi Ümmü. Oyalı mendili cebinden çıkarır, gözyaşlarını siler. Sevdalı yarim, sevdasını içine gizleyen yârim, unutmamışsın beni,ben bu acıya nasıl dayanırım. Seni yıllardır göremedim, yıllardır sesini duyamadım,ama seni gönlümde yaşattım,sevgili. 

Radyoda program başlar, Özlemi dalgındır, yaralıdır, türkü söyleyemez. Sunucu; Ne duruyorsun ağbi haydi program başladı söyle der. Acılara doyan,sevdiğine doyamayan Özlemi sazını alır eline,har olmuş yüreğiyle, bu gün, ayrılık günü der. İçinden sökülmeyen Ümmü, sökülüp gitmiştir.
Bağlamamın tellerini koparsam,anılarımla buluşan içimdeki hüzün yalnız kalsa der, bağlamanın tellerine dokunur. 

Bu gün benim efkarım var,zarım var
Değme felek değme telime benim
Gül yüzlü cananı elden aldırdın 
Ecel oku değdi gülüme benim.

Bu duygulu,acılı ses nidaları dinleyicilere ulaşır. Özlemi bu türküyü hatırlamak istemez ve hiç bir yerde söylemez. Ümmü'nün üzüntüsünden o an doğaçlama radyoda söylemiştir. Bir Hacı Bektaş etkinliğinde, Sabahat Akkiraz yanık sesiyle bu türküyü söylemeye başlar. Özlemi'de bir duvarın dibine oturmuş bu türküyü dinlemektedir. Son kıtaya gelince,

Özlemiyem başım dumanlı dağlar 
Gözlerim yaşlıda, içim kan ağlar 
Güz ayları geldi bozuldu bağlar 
Hazan yeli değdi gülüme benim.

Özlemi kendisinin Ümmü için söylediği türkü olduğunu hatırlar. Üzüntüsü kat kat artar.
         ---------        ----------
(Halk ozanları geleneğinin son temsilcilerinden olan Aşık Özlemi, 57 yaşında, 03 mart 2014 günü İstanbul Okmeydanında bir aracın çarpması sonrası vefat eder. Köyü İmirler'de toprakla kucaklaşır. ) 

Kemal SARIKARTAL 
"Anılarla Anadolu"



Anahtar Kelimeler: ÖZLEMİ DEĞME FELEK TÜRKÜSÜ